29 Aralık 2011 Perşembe
KIZILCIK
25 Aralık 2011 Pazar
BAŞ DÖNMESİ TEDAVİSİ
* Nar veya portakal suyu içilmelidir.
* Tansiyon yüksekliği ve damar sertliklerinde kan aldırılır, baştan ve sırttan hacamat yaptırılır. (Hacamat, İslâmi metotla kan aldırmaktır.)
* Buruna elma sirkesi çekilir, bir kapta kaynatılan sirkenin buharı kağıt huni ile kulağa gönderilir. Ateşe çörekotu ve buhur atılır. Dumanı burun ve ağızdan teneiKis edilir.
* Kaynamakta olan bir litre suya, 50 gr. karabaş otuyla 10 gr. şahtere konur, beş dakika kaynatıldıktan sonra balla tatlandırılarak, günde 2 -3 bardak içilir.
* 50 gram kişniş toz haline getirildikten sonra yarım kilo balla karıştırılır. Günde üç defa 1 – 2 yemek kaşığı yenir.
* 20 gr. sarı sabırla 30 gr. çörek otu toz haline getirilir. Sonra da yarım kilo balla karıştırılarak macun kıvamına sokulur. Günde üç defa birer kaşık yenir. (San sabır yerine sinameki de kullanılabilir.)
ENGİNARIN FAYDALARI
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞININ FAYDALARI
ZERDEÇALİN FAYDALARI
ZENCEFİLİN FAYDALARI
ZAKKUMUN FAYDALARI
Adale ağrılarını giderir. Akrep ve arı sokmasında faydalıdır. Az miktarda kullanılırsa kalbi kuvvetlendirir. Bol miktarda idrar söktürür. Ödem atıcıdır.
22 Aralık 2011 Perşembe
KEFİR
Hiçbir yan etkisi bulunmayan güçlü bir antibiyotiktir. Karaciğer hastalıklarını tedavi eder. Safra kesesi taşlarını dökmeye yardımcı olur. Vücudu ağır metal, tuz ve alkolik maddelerden arındırır. Kimyasal antibiyotikleri elimine eder. Böbrek taşlarına iyi gelir. Kötü kolesterolü düşürür.Bağırsak yolunu temizler. Patojen mikro organizmalara karşı etkilidir. Rahatsız Bağırsak Sendromuna iyi gelir.Gastrit tedavisinde etkilidir. Pankreas sorunlarında faydalıdır. Ülseri tedavi edici özelliği vardır. Kolon kanserini önler ve tedavi eder. Sindirimi kolaylaştırır.
20 Aralık 2011 Salı
EBEGÜMECİNİN FAYDALARI
Bu bitkilerin hepsi de yapraklarında, çiçeklerinde ve saplarında (bamyada olduğu gibi) bir sümüksel madde içerirler.
Küçük yapraklı bitkinin uzun saplarının ucundaki yapraklar yuvarlak ve çentiklidir.
Açık pembeden eflatun rengine kadar değişebilen renkte çiçek açarlar.
Bir de yuvarlak meyvesi vardır. Çiçekleri, yaprakları ve sapları, Haziran'dan Eylül'e kadar toplanabilir.
Bitki, kurutulduğunda özelliklerinin bir bölümünü yitireceği için, elden geldiğince taze kullanılması gerekir.
Ama kurutulmuş bitki yine de kullanılabilir.
Ebegümeci çayı özellikle mukoza iltihaplarında, gastrit, mesane iltihabı, mide ve bağırsak mukoza iltihabında ve ağız boşluğu
iltihabında olduğu kadar, mide ve bağırsak ülserinde de başarıyla kullanılabilir.
Ama bu son iki hastalık için, arpa ile karışık bir çorba hazırlamak gerekmektedir.
Önce arpa kaynatılır ve soğuduktan sonra bitki yaprakları eklenir.
Ayrıca, akciğer balgamlanmalarında, bronşiyal nezlede, öksürük ve aşırı ses kısıklığında özellikle önerilir.
Gırtlak ve bademcik iltihabı ve ağız kuruluğunda da başarıyla kullanılabilir.
Bitki, sümüksel özelliğinin yitirilmemesi için, geceden soğuk suya koyularak demlenmelidir.
Günlük kullanım için 2 veya 3 bardak ılıklaştırıp, gün boyunca yudumlanarak içilmelidir.
Nefes darlığına yol açan akciğer amfizemi bile ebegümeci çayı ile iyileştirilebilir. Bu durumda,günde en az
3 bardak çay içilmeli ve süzüldükten sonre geriye kalan yapraklar iyice ısıtılarak bronşların
ve akciğerin üstüne geceleyin kompres olarak uygulanmalıdır.
Oldukça ender görülen gözyaşı azlığı durumunda da, gözlere ebegümeci banyosu ve kompresi uygulandığında,
çok iyi sonuçlar alınabilir.
GREYFURTUN ZARARLARI
Kronik ilaç kullananların bu konuda dikkatli olması ve doktora danışması gerekir. Çünkü düzenli greyfurt suyu tüketmek bazı ilaçların etkilerini değiştirir. Mesela aspirini greyfurt suyu ile içmek ilacın etkisini iki katına çıkartabilir. Kolesterol düşüren ilaçlar gibi bazı ilaçlar ile beraber alındığı zaman sakıncalı olabilir. Ayrıca, sürekli olarak greyfurt veya greyfurt suyu tüketilmesi, şiddetli baş dönmelerine neden olabilir.
GREYFURTUN FAYDALARI
Bağışıklık sistemi için faydalıdır. C vitamini bakımından zengindir.
Greyfurt suyu yağlı, sivilceli ciltlerde, soğuk algınlığı ve nezlede, böbreklerin temizlenmesinde ve zayıflama diyetlerinde çok faydalıdır.
Normal bir greyfurt 40 mg C vitamini ve bol potasyum içerir. Dolaşım sistemini canlandırır. Sindirim, solunum sistemi ve idrar yollarına iyi gelir.
BEYAZ DUTUN FAYDALARI
BEYAZ DUTUN FAYDALARI;
*Vücuda kuvvet verir, kansızlığa iyi gelir.
*Ağız, bademcik ve boğaz iltihabı, diş eti hastalıkları ve öksürüğe karşı faydalıdır.
*Ateş düşürür.
*Karaciğeri kuvvetlendirir.
*Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder.
*Özellikle yemekle birlikte yenildiğinde hazmı kolaylaştırır.
*Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak kurtlarını düşürür. Mide ve bağırsakları rahatlatır.
BEYAZ DUT KURUSU KÜRÜ : Egzama için çok faydalıdır.
HAZIRLANIŞI:Bir çelik tencereya yarım litre su koyarak kaynatın. Kaynadıktan sonra içine bir avuç kadar beyaz dut kurusu atın ve 7 dakika daha kısık ateşte kaynatın.
UYGULANIŞI:Karışımımız kaynadıktan sonra biraz tenceredeki suyun sıcaklığı ılıkdan biraz sıcak olacak şekilde (elinizi yakmayacak) egzamalı olan elinizi tencerinin içine sokarak en az 10 dk. etki ettirecek şekilde bekletin.(en az 10 dk. elinizi tencerenin içinde bekletin). Elinizi çıkarttıktan sonra en az bir saat elinizi yıkamayın. Daha sonra elinizi sadece su ile durulayın.
Bu uygulamayı haftada 3 kez yapın. Karışımı her defasında taze olarak hazırlamak gerekir.
CİVANPERÇEMİNİN FAYDALARI
Düzenli olarak içilen bitki çayı ile migren tümüyle iyileşebilir. Eski bitki kitaplarında civanperçemi, tüm hastalıkların ilacı olarak nitelendirilmektedir.
* Bedeni temizleyici etkisi sayesinde, yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden dışarı atabiliriz
* Civanperçeminin en iyi biçimde ve doğrudan kemik iliğini etkilediğini ve orada kan üretimini düzene soktuğunu özellikle belirtmek gerekir. Bu gücü sayesinde bitki, kemik iliği hastalıklarında, çay kürleri, banyolar ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir.
* Civanperçemi, akciğer kanamalarının durdurulmasında etkilidir ve eğir kökü ile birlikte kullanıldığında akciğer kanserini iyileştirebilir. * Eğir kökü gün boyunca çiğnenir ve civanperçemi çayı, sabah ve akşam olmak üzere günde 2 bardak yudumlanarak yavaş yavaş içilir.
* Mide kanamalarında ve basur (hemoroid) kanamalarında olduğu kadar, mide basıncı ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlar.
* Soğuk algınlıklarında, sırt veya romatizma ağrılarında bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak içilmelidir.
* Bitki çayı böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, iştahsızlığı giderir, gazları ve mide kramplarını, karaciğer düzensizliklerini, mide ve bağırsak kanalı iltihaplarını iyileştirmeye yardım eder ve bağırsak beze çalışmalarını düzenleyerek, dışkılamayı kolaylaştırır.
* Kan dolaşımına ve damar kramplarına karşı çok etkili olduğu için bitki çayını koroner yetmezliğinde de hararetle önermek gerekir. * Rahatsız edici vajinal kaşıntılar, bitkinin kaynama suyu ile yapılan yıkama ve oturma banyoları sayesinde yok olur.
* Civanperçemi çiçeklerinden, basura karşı çok etkili bir merhem hazırlanabilir.
ÇUHA ÇİÇEĞİ NEYE İYİ GELİR
Diğer İsimleri : Baharçiçeği, Primula veris officinalis.
Botanik Bilgi : Altınımsı ve daha açık sarı renkte 10-20 cm. uzayabilen tek bir sap üzerinde güzel kokan çiçekleri vardır. Kökleri kırmızı, yaprakları sarı, geniş buket şeklindedir. Nisan-Mayıs aylarında toplanır, gölgede kurutulur.
Faydaları :
Yarım baş ağrısını ve sinirleri yatıştırır, iyi uyku verir.
Kabızlığı giderir.
Köklerinden yapılan çay içildiğinde idrar zorluklarına kolaylık verir.
Çiçeklerinin kaynatılan çayı içildiğinde kalbi kuvvetlendirir.
Boğmaca, bronşit, zatürre hastalıklarına fayda sağlar.
Çuhaçiçeğinin taze yaprakları; çıban tedavisinde etkilidir.Bunun için yapraklar çıbana sarılır. Sık sık değiştirilerek çıbanların iyileşmesi sağlanır.
Kullanım Şekli :
Çay: Kurumuş çiçeklerden 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 15-20 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde iki-üç kez birer bardak içilir.
17 Aralık 2011 Cumartesi
SAĞLIKLI KALP İÇİN 10 YOL
Damar sertliği olan hastaların tedavisinde öncelikle damar sertliğini mümkün olduğu kadar yavaşlatmak, geriletmek ve olabiliyorsa durdurmaya çalışmaktır. Bu nedenle damar sertliği sorunu olan hastaların öncelikle sigarayı bırakması gerekir. Sigaraya hiç başlamamak, kalp ve damar sağlığı için çok önemlidir. Alkol, kalp hastalıkları ile direkt ilişkili olmasa da fazla tüketimi özellikle karaciğer yağlanmasına neden olduğu için kalp ve damar sağlığı üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
2- Her gıdadan yeterli ve dengeli tüketin
Dengeli beslenmek ve her gıdadan gerektiği kadar almak sağlıklı bir kalp için çok önemlidir. Sağlıklı kiloya ulaşmak için uygulanan diyet programları şeker hastalığı hariç ne kadar katı tutulursa tutulsun, insanlar tarafından tam anlamıyla uygulanmaz. Bu nedenle katı bir diyet programı yerine ana hatları belirlenmiş bir beslenme programı daha etkilidir. Buna göre;
Yağ kullanımı kısıtlı olmalı, yağ göz kararı ile değil ölçekle kullanılmalıdır.
Kızartma alışkanlığı ortadan kaldırılmalıdır. Bunun en önemli nedeni, kızartma sırasında yağın yanmasıdır. Burada yağın kalitesinin ve türünün bir önemi bulunmamaktadır.
Hamur işi, fast food, gibi yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Özellikle fast food tarzı besinlerle birlikte; salam, sucuk ve sosis gibi işlenmiş etleri tüketmesi de engellenmelidir.
Yarım yağlı süt tüketilmelidir. Kutu sütler hijyen açısından güvenlidir.
Yiyecekler “istenildiği kadar” tüketilmemelidir. Meyve ve sebze yerken de kalori miktarlarına dikkat etmeli ve ölçülü tüketilmelidir.
Kırmızı et tüketimi haftada bir, yağsız olarak tercih edilmelidir. Bunun yanında tavuk ve hindi eti tercih edilmeli, haftada iki kez çok yağlı olmayan balıklar yenmelidir. Balık dışındaki deniz ürünleri tüketilmemelidir.
Haftada 2-3 kez yumurta tüketilebilir. Ancak hiçbir zaman yağda değil, haşlama olarak tercih edilmelidir. Hijyen açısından sarısı kayısı kıvamında değil, katı kıvamda olmalıdır.
3- Tavuğu derisini ayırarak pişirin
Tavuğun derisi, pişirilmeden önce alınmalıdır. Deri ile pişirildikten sonra derisinin çıkarılarak tüketilmesinin bir yararı yoktur. Çünkü pişme sırasında deri, yağın ete işlemesine neden olmaktadır.
4- Günde en fazla 1.5 çay kaşığı tuz kullanın
Tuz kullanımının sınırlandırılması, kalp damar sağlığı ve tansiyon açısından çok önemlidir. Türk toplumunda tuz tüketimi fazla olduğu için özellikle tansiyon ve mide sorunları hızlı bir şekilde artmaktadır. Vücudun ihtiyacı olan tuz, sebze ve meyvelerle yeterli miktarda alındığı için, masada tuzluk bulundurulmamalıdır. Tuz tamamen bir damak zevkidir ve küçük yaşlardan itibaren tuzla tanışmayanlar için bu bir eksiklik değildir.
5- Çaya şeker yerine bal koyun
Rafine edilmiş, işlenmiş şeker de kalp ve damar sağlığı açısından tehlikelidir. Ancak gerçek ve içine herhangi bir katkı maddesi konulmamış olan bal, şeker kadar zararlı değildir. Şeker gibi bal da tatlandırıcı olarak çayda kullanılabilir. Avrupa kültüründe ise bal, yemeklerde tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır.
6- Yemeklerde soğanı kavurmayın
Türkiye’de yağın yakılarak yemek pişirilmesi kültürü, soğanın yağda kavrulması, sağlıksız bir beslenme alışkanlığıdır. Soğan yağda kavrulmamalı, tüm malzemeler bir araya konularak pişirilmelidir. Hangi yağ kullanılırsa kullanılsın, yakıldığı anda özelliği bozulmaktadır.
7- Margarin yerine tereyağı yiyin
Yemeklerde ya da kahvaltıda kullanılan yağ, tamamen damak zevki ile ilgilidir. Özellikle pilavda tereyağı ya da margarin kullanımı, kahvaltıda yenen tereyağı yeme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Kızartmaların zeytinyağı yerine ayçiçeği yağı ile yapılması da bu beslenme tarzının bir parçasıdır. Son zamanlarda üretilen ve içinde Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri bulunan margarinler kullanılabilir. Ancak yine de mutlaka katı yağ kullanılacaksa, bu tercih tereyağından yana olmalıdır. Kahvaltıda değil ancak yemeklerde 1.5 çay kaşığı kadar tereyağı kullanılabilir.
8- Patatesi yağda değil fırında kızartın
Özellikle patates kızartması, damak zevki açısından çok tercih kızartma türüdür. Patates ince ve küçük dilimler halinde doğranıp, üzerine zeytinyağı gezdirilerek fırına atılabilir. Patlıcan da kızartma yerine közlenerek tüketilebilir. Sebzelerin yarında kırmızı et, tavuk ve balık eti de kızartılmadan yenmelidir. Fırında kendi suyuyla pişirerek tüketmek daha sağlıklıdır.
9- Kuzu yerine oğlak ve dana etini tercih edin
Kırmızı et mutlaka tüketilmelidir. Ancak kalp ve damar sağlığı için yağsız dana eti ve oğlak eti haftada bir kez tercih edilebilir. Tavuk, hindi ve balıktan da “sınırsız” değil, haftada iki gün tüketilebilir. Özellikle damar sertliği sorunu olan hastaların özellikle et konusunda yemek yeme alışkanlıklarını mutlaka yeniden belirlemelidir. Et fırında pişirilecek ve salça kullanılacaksa, ev salçası tercih edilmemelidir. Çünkü yüksek tuz oranına sahiptir. Sebze yemeklerini parça etle pişirmekte bir sakınca yok. Ancak etlerin yağsız olması çok önemlidir. Akşam saat 20.00’den sonra yemek ve abur cubur yememelidir. Yatmadan önce bir bardak yağsız süt içilebilir.
10- Doktor eşliğinde düzenli egzersiz yapın ve check up yaptırın
40 yaş üzeri kadın ve erkekler yılda bir kez kardiyolojik check up’dan geçmelidir. Kişi; ailesel olarak kalp hastalıkları açısından taşıdığı risk faktörleri, şeker hastalığı, tansiyon ve kolesterol gibi eşlik eden diğer hastalıklara göre check up programlarına alınmalıdır. Kardiyolojik tetkikler, kişiye özel yapılmalıdır. Doktor, kardiyolojik check up’da kişisel ayrımları yaptıktan sonra yine kişiye özel egzersiz programları da düzenleyebilir
SAĞLIKLI KALP İÇİN 10 YOL
Damar sertliği olan hastaların tedavisinde öncelikle damar sertliğini mümkün olduğu kadar yavaşlatmak, geriletmek ve olabiliyorsa durdurmaya çalışmaktır. Bu nedenle damar sertliği sorunu olan hastaların öncelikle sigarayı bırakması gerekir. Sigaraya hiç başlamamak, kalp ve damar sağlığı için çok önemlidir. Alkol, kalp hastalıkları ile direkt ilişkili olmasa da fazla tüketimi özellikle karaciğer yağlanmasına neden olduğu için kalp ve damar sağlığı üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
2- Her gıdadan yeterli ve dengeli tüketin
Dengeli beslenmek ve her gıdadan gerektiği kadar almak sağlıklı bir kalp için çok önemlidir. Sağlıklı kiloya ulaşmak için uygulanan diyet programları şeker hastalığı hariç ne kadar katı tutulursa tutulsun, insanlar tarafından tam anlamıyla uygulanmaz. Bu nedenle katı bir diyet programı yerine ana hatları belirlenmiş bir beslenme programı daha etkilidir. Buna göre;
Yağ kullanımı kısıtlı olmalı, yağ göz kararı ile değil ölçekle kullanılmalıdır.
Kızartma alışkanlığı ortadan kaldırılmalıdır. Bunun en önemli nedeni, kızartma sırasında yağın yanmasıdır. Burada yağın kalitesinin ve türünün bir önemi bulunmamaktadır.
Hamur işi, fast food, gibi yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Özellikle fast food tarzı besinlerle birlikte; salam, sucuk ve sosis gibi işlenmiş etleri tüketmesi de engellenmelidir.
Yarım yağlı süt tüketilmelidir. Kutu sütler hijyen açısından güvenlidir.
Yiyecekler “istenildiği kadar” tüketilmemelidir. Meyve ve sebze yerken de kalori miktarlarına dikkat etmeli ve ölçülü tüketilmelidir.
Kırmızı et tüketimi haftada bir, yağsız olarak tercih edilmelidir. Bunun yanında tavuk ve hindi eti tercih edilmeli, haftada iki kez çok yağlı olmayan balıklar yenmelidir. Balık dışındaki deniz ürünleri tüketilmemelidir.
Haftada 2-3 kez yumurta tüketilebilir. Ancak hiçbir zaman yağda değil, haşlama olarak tercih edilmelidir. Hijyen açısından sarısı kayısı kıvamında değil, katı kıvamda olmalıdır.
3- Tavuğu derisini ayırarak pişirin
Tavuğun derisi, pişirilmeden önce alınmalıdır. Deri ile pişirildikten sonra derisinin çıkarılarak tüketilmesinin bir yararı yoktur. Çünkü pişme sırasında deri, yağın ete işlemesine neden olmaktadır.
4- Günde en fazla 1.5 çay kaşığı tuz kullanın
Tuz kullanımının sınırlandırılması, kalp damar sağlığı ve tansiyon açısından çok önemlidir. Türk toplumunda tuz tüketimi fazla olduğu için özellikle tansiyon ve mide sorunları hızlı bir şekilde artmaktadır. Vücudun ihtiyacı olan tuz, sebze ve meyvelerle yeterli miktarda alındığı için, masada tuzluk bulundurulmamalıdır. Tuz tamamen bir damak zevkidir ve küçük yaşlardan itibaren tuzla tanışmayanlar için bu bir eksiklik değildir.
5- Çaya şeker yerine bal koyun
Rafine edilmiş, işlenmiş şeker de kalp ve damar sağlığı açısından tehlikelidir. Ancak gerçek ve içine herhangi bir katkı maddesi konulmamış olan bal, şeker kadar zararlı değildir. Şeker gibi bal da tatlandırıcı olarak çayda kullanılabilir. Avrupa kültüründe ise bal, yemeklerde tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır.
6- Yemeklerde soğanı kavurmayın
Türkiye’de yağın yakılarak yemek pişirilmesi kültürü, soğanın yağda kavrulması, sağlıksız bir beslenme alışkanlığıdır. Soğan yağda kavrulmamalı, tüm malzemeler bir araya konularak pişirilmelidir. Hangi yağ kullanılırsa kullanılsın, yakıldığı anda özelliği bozulmaktadır.
7- Margarin yerine tereyağı yiyin
Yemeklerde ya da kahvaltıda kullanılan yağ, tamamen damak zevki ile ilgilidir. Özellikle pilavda tereyağı ya da margarin kullanımı, kahvaltıda yenen tereyağı yeme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Kızartmaların zeytinyağı yerine ayçiçeği yağı ile yapılması da bu beslenme tarzının bir parçasıdır. Son zamanlarda üretilen ve içinde Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri bulunan margarinler kullanılabilir. Ancak yine de mutlaka katı yağ kullanılacaksa, bu tercih tereyağından yana olmalıdır. Kahvaltıda değil ancak yemeklerde 1.5 çay kaşığı kadar tereyağı kullanılabilir.
8- Patatesi yağda değil fırında kızartın
Özellikle patates kızartması, damak zevki açısından çok tercih kızartma türüdür. Patates ince ve küçük dilimler halinde doğranıp, üzerine zeytinyağı gezdirilerek fırına atılabilir. Patlıcan da kızartma yerine közlenerek tüketilebilir. Sebzelerin yarında kırmızı et, tavuk ve balık eti de kızartılmadan yenmelidir. Fırında kendi suyuyla pişirerek tüketmek daha sağlıklıdır.
9- Kuzu yerine oğlak ve dana etini tercih edin
Kırmızı et mutlaka tüketilmelidir. Ancak kalp ve damar sağlığı için yağsız dana eti ve oğlak eti haftada bir kez tercih edilebilir. Tavuk, hindi ve balıktan da “sınırsız” değil, haftada iki gün tüketilebilir. Özellikle damar sertliği sorunu olan hastaların özellikle et konusunda yemek yeme alışkanlıklarını mutlaka yeniden belirlemelidir. Et fırında pişirilecek ve salça kullanılacaksa, ev salçası tercih edilmemelidir. Çünkü yüksek tuz oranına sahiptir. Sebze yemeklerini parça etle pişirmekte bir sakınca yok. Ancak etlerin yağsız olması çok önemlidir. Akşam saat 20.00’den sonra yemek ve abur cubur yememelidir. Yatmadan önce bir bardak yağsız süt içilebilir.
10- Doktor eşliğinde düzenli egzersiz yapın ve check up yaptırın
40 yaş üzeri kadın ve erkekler yılda bir kez kardiyolojik check up’dan geçmelidir. Kişi; ailesel olarak kalp hastalıkları açısından taşıdığı risk faktörleri, şeker hastalığı, tansiyon ve kolesterol gibi eşlik eden diğer hastalıklara göre check up programlarına alınmalıdır. Kardiyolojik tetkikler, kişiye özel yapılmalıdır. Doktor, kardiyolojik check up’da kişisel ayrımları yaptıktan sonra yine kişiye özel egzersiz programları da düzenleyebilir
GÖZ TEMİZLİĞİNDE YANLIŞLAR
Göz temizliğinde halk arasında sık yapılan bazı yanlış uygulamalar mevcuttur.
Göze çayla kompres, tükürmek, kaçan bir şeyi dil ile almak ve benzeri yanlış uygulamalar; gözde mikrobik hastalıkların oluşmasına davetiye çıkarmaktadır.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kuddusi Erkılıç yaptığı açıklamada, sağlıkla ilgili her alanda olduğu gibi göz konusunda da halk arasında birçok yanlış inanış bulunduğunu söyledi. Göz temizliği konusunda halk arasında yapılan birçok uygulamanın, tıpta yeri olmadığını kaydeden Erkılıç, ilaç sektöründeki gelişmelerle artık bu tür uygulamalara gerek kalmadığını bildirdi.
Erkılıç, göz temizliği konusundaki bazı yanlış inanışları şöyle sıraladı:
>>>
Ilık çay ve sütle kompresin gözü temizlediğine inanılıyor. Bunlarla sadece sıcaklıklarından dolayı masaj etkisi olduğu için kısmen rahatlama sağlanabilir, ancak hiçbir faydası yok. Aksine hijyenik ortamlarda yapılmadığında mikropların göze rahatlıkla yerleşmesine neden olur.
Gözde kızarma ve sulanma durumlarında bazı insanlar, başkasının göze tükürmesinin faydalı olacağına inanıyor.
Göze bir şey kaçtığında da dil ile o şeyi alması da yanlış bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumlarda da başkalarının taşıdığı mikrobik hastalıkların kolayca yayılması sağlanıyor. Yani bu tür uygulamaların tıpta yeri olmadığı gibi fayda yerine birçok zararı da beraberinde getirmektedir.”
Doç. Dr. Kuddusi Erkılıç, hijyenik ortamlarda yapılmayan makyaj ve göze sürülen sürmenin de aynı şekilde mikrobik hastalıklara davetiye çıkaracağını sözlerine ekledi
16 Aralık 2011 Cuma
ÇOCUKLARDA SİNÜZİT
Belirti ve Bulguları :
Sinüzit, belirtilerin süresi 1 aydan kısa ise akut, 1-4 ay arasında ise subakut, 4 aydan uzun ise genellikle kronik olarak gruplandırılır.
Akut sinüzit, farklı yaş gruplarında farklı belirtiler verebilir. Erişkinlerde ve büyük çocuklarda burun tıkanıklığı; sarı, yeşil veya kanlı burun akıntısı; gözlerin etrafında ağrı; diş ağrısı ile karışabilen yanak ağrısı; kafada basınç hissi; öne eğilmekle artan yüz veya baş ağrısı ve kötü ağız kokusu belirtileri bulunabilir. Bazen de kuru öksürük, hafif ateş veya mide rahatsızlığı şikayetleri görülebilir.
Küçük çocuklarda da yukardaki şikayetler bulunabilir, ancak genellikle bu şikayetlerini iyi ifade edemezler. Hastalık, yüksek ateş ve iltihaplı burun akıntısı nedeniyle her zamankinden biraz daha şiddetli ve 10 günden daha fazla uzamış bir "soğuk algınlığı" zannedilebilir.
Subakut sinizit veya kronik sinüzit bulunan çocuklarda belirtilerin süresi bir aydan uzundur. Anormal renkte burun akıntısı, burun tıkanıklığı, özellikle geceleri artan öksürük, horlama ve uyku bozukluğu belirtileri görülebilir. Ateş, akut sinüzitte olduğu kadar sık görülen bir belirti değildir.
Hastalığın önlenmesi :
Günlük hayatınızdaki koşullarda küçük değişikler yaparak çocuğunuzda sinüzit riskini azaltabilirsiniz. Örneğin, kış aylarında, özellikle kaloriferli evlerde iyice kuruyan havayı, solunum yolları için ideal olan %35-%50 nem oranına ulaşacak şekilde bir nemlendirme cihazı ile nemlendirmek yararlıdır. Yaz aylarında çocuğunuz yüzme havuzuna giriyorsa, başını suyun dışında tutmasını ve derine dalmamasını tavsiye ediniz. Sigara içiyorsanız, bırakınız. Çocuğunuz allerjik bünyeliyse, allerji önlemlerine ve tedavisine her zaman özen gösteriniz.
Hastalığın süresi :
Çocukların çoğunda akut sinüzit ya kendiliğinden, ya da antibiyotik tedavisi ile genellikle 2-3 hafta içinde iyileşir. Kronik sinüzit bile antibiyotik tedavisi ile düzeltilebilir.
Evde uygulanabilecek tedavi :
Eğer doktorunuz antibiyotik tedavisi önerdiyse, ilaçları önerilen doz ve sürede kullanınız. Böylece sinüzite neden olan bakteri türü mikroplar tamamen yok edilecek ve tekrar sinüzite neden olacak şekilde üremeleri önlenebilecektir.
Bir nemlendirme cihazı ile oda havasını nemlendiriniz. Eğer çocuğunuz iltihaplı sinüs bölgesinde ağrıdan şikayet ediyorsa, ağrıyan bölge üzerine ılık bir havlu koyarak onu rahatlatabilirsiniz. Eğer doktorunuz onaylıyorsa, burun tıkanklığı için çocuk burun damlalarını 5 günü geçmemek koşuluyla kullanabilirsiniz.
BÜYÜK KULAK
Belirtiler : Anormal sayılacak kadar baştan uzağa (taşan) kulaklar
Tedavi
Kepçe kulakla ilgili yanlış bir düşünce de geceleri kulakları başa bağlayarak veya bantla yapıştırarak yatırabileceklerine inanmaktır. Bu uygulama problemle ilgili bir şeyler yapıldığı için rahatlatıcı olabilir, fakat netice vermez. Orta derecede kepçe kulağı olanların saç modellerini değiştirip kulağa daha az ilgi çeken bir modeli uygulamaları daha etkili yaklaşım olabilir.
Ameliyat
Kepçe kulak basit bir cerrahi uygulamayla düzeltilebilir. Cerrah kulağın arkasında dilinin kıvrıldığı yerin yakınını yarar. Bir çubuk (ince, uzun parçalı) deri ve bazı durumlarda kıkırdak kesip çıkarır. Kulağı başa doğru çekip yarığı kapatır. iz kulağın arkasında kalır. Ancak bu uygulama 4 yaşından küçük çocuklarda yapılmamalıdır.
SUÇİÇEĞİ
Hastalığın kuluçka dönemi 12-16 gündür. 37,5-39° ateşle başlar. 24 saat içinde pembe renkli döküntüler meydana gelir. Bu döküntüler en fazla gövdede bulunur. Kırmızı kabarıklık şeklinde başlar. Daha sonra birkaç saat içinde, içi berrak sıvı dolu baloncuk hâline geçer. Baloncuk içindeki sıvı 24-48 saatte bulanıklaşır. Üçüncü gün baloncuk ortasında göbekli bir kısım belirebilir. Sonra kurur ve kabuklanır. Koyu kahverengi pullar hâlinde dökülür ve iz bırakmaz. Târif edilen döküntü gelişim dönemlerinin her biri aynı anda görülebilir. Bu, su çiçeğinin çiçek hastalığından ayrılması için özel bir belirtidir.
Genel olarak döküntüler gün aralıklarıyla 3-4 alevlenmeyle çıkarlar. Daha sonra ateş düşer. Hastalık nâdiren yılancık ve orta kulak iltihabına dönüşebilir. Ölüm oranı % 1’den azdır. Su çiçeği virüsüyle yetişkinlerde zatürre ortaya çıkabilir.
Su çiçeği geçirende devamlı bir bağışıklık durumu ortaya çıkar ve ikinci defâ yakalanma çok nâdirdir. Teşhisi kolaydır. Alışkın olmayan bir göz çiçeğiyle karıştırılabilir. En çok 2-6 yaş olmak üzere çocuklarda salgın yapar. Kışın ve baharda fazla olan hastalık, ilk dönemlerde bulaşıcı olup, damlacıklarla veya deri temasıyla bulaşır.
Özel bir tedâvisi yoktur. Üzerine eklenen bakteri enfeksiyonlarını önlemek için antibiyotikler verilebilir. Hasta çocuklar tecrit edilir ve ancak kabuklar düştükten sonra okula devam etmelerine izin verilir.
ANNE SÜTÜ
ANNE SÜTÜ EŞSİZDİR, ÇÜNKÜ?
* Gelişen teknoloji ile birlikte, allerjik hastalıkların giderek arttığı günümüz koşullarında anne sütünün sağladığı en büyük faydalardan biri de bebeği astım, egzama gibi allerjik hastalıklardan korumaktır. Anne sütünün akciğer gelişiminde çok önemli etkileri olduğu, solunum fonksiyonlarını ve akciğer kapasitesini olumlu yönde etkilediği de bilinmektedir. Anne sütü bebeğin ileride astım olma riskini azaltmakta ve riskteki bu azalma ileri yaşlara kadar devam etmektedir.
* Anne sütü ile beslenen bebekler sosyal açıdan daha iyi gelişim gösterirler. Bir yaş sonunda, mamayla beslenen bebeklerle anne sütü ile beslenen bebekler karşılaştırıldığında anne sütü ile beslenenlerde psikomotor ve sosyal gelişimin belirgin olarak daha iyi olduğu bulunmuştur.
* Doğal beslenme olarak tanımlanan anne sütü ile beslenme başta zatürre olmak üzere, ishal, orta kulak iltihabı ve menenjit gibi bulaşıcı hastalıklardan bebeği korumaktadır. İçerdiği koruyucu antikorlar ile bebeğin enfeksiyonlara karşı direncini artırmaktadır.
* Emzirilen bebeklerde beyin gelişimi daha iyi olmaktadır. Anne sütü alan çocukların zeka seviyesinin, almayanlara kıyasla daha yüksek olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
* Anne sütü ile beslenen bebeklerde şişmanlık (obezite) daha az görülmekte ve insüline bağımlı şeker hastalığı (tip-1 diabet) görülme riski azalmaktadır.
* Emerken bebeğin ağız ve çene kaslarının çalışması, anne sütü alan bebeklerin konuşma ve dil gelişiminin daha hızlı olmasını sağlamaktadır.
* Anne sütü aşıların etkinliğini arttırmakta ve aşılardan sonra görülen bağışıklık cevabının daha güçlü olmasını sağlamaktadır.
* Bebeğini emziren annelerde loğusalık depresyonu daha az görülürken, emzirme anneyi meme ve yumurtalık kanserinden de koruyucu etki göstermektedir. Ayrıca anneyi ileri yaşlarda gelişebilecek kemik erimesinden de korumaktadır.
ANNE SÜTÜ
ANNE SÜTÜ EŞSİZDİR, ÇÜNKÜ?
* Gelişen teknoloji ile birlikte, allerjik hastalıkların giderek arttığı günümüz koşullarında anne sütünün sağladığı en büyük faydalardan biri de bebeği astım, egzama gibi allerjik hastalıklardan korumaktır. Anne sütünün akciğer gelişiminde çok önemli etkileri olduğu, solunum fonksiyonlarını ve akciğer kapasitesini olumlu yönde etkilediği de bilinmektedir. Anne sütü bebeğin ileride astım olma riskini azaltmakta ve riskteki bu azalma ileri yaşlara kadar devam etmektedir.
* Anne sütü ile beslenen bebekler sosyal açıdan daha iyi gelişim gösterirler. Bir yaş sonunda, mamayla beslenen bebeklerle anne sütü ile beslenen bebekler karşılaştırıldığında anne sütü ile beslenenlerde psikomotor ve sosyal gelişimin belirgin olarak daha iyi olduğu bulunmuştur.
* Doğal beslenme olarak tanımlanan anne sütü ile beslenme başta zatürre olmak üzere, ishal, orta kulak iltihabı ve menenjit gibi bulaşıcı hastalıklardan bebeği korumaktadır. İçerdiği koruyucu antikorlar ile bebeğin enfeksiyonlara karşı direncini artırmaktadır.
* Emzirilen bebeklerde beyin gelişimi daha iyi olmaktadır. Anne sütü alan çocukların zeka seviyesinin, almayanlara kıyasla daha yüksek olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
* Anne sütü ile beslenen bebeklerde şişmanlık (obezite) daha az görülmekte ve insüline bağımlı şeker hastalığı (tip-1 diabet) görülme riski azalmaktadır.
* Emerken bebeğin ağız ve çene kaslarının çalışması, anne sütü alan bebeklerin konuşma ve dil gelişiminin daha hızlı olmasını sağlamaktadır.
* Anne sütü aşıların etkinliğini arttırmakta ve aşılardan sonra görülen bağışıklık cevabının daha güçlü olmasını sağlamaktadır.
* Bebeğini emziren annelerde loğusalık depresyonu daha az görülürken, emzirme anneyi meme ve yumurtalık kanserinden de koruyucu etki göstermektedir. Ayrıca anneyi ileri yaşlarda gelişebilecek kemik erimesinden de korumaktadır.
13 Aralık 2011 Salı
CLAVİS PANAX-CLAVİS-KLAVİS PANAX TOPLATILIYOR
Sağlık Bakanlığı, ''Clavis panax'', ''Clavis'' ve ''Klavis panax'' isimli ürünlerin, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunularak satıldığını belirtti. Ürünlerin toplatılmasını kararlaştıran Bakanlık, ürün reklamlarının da acilen durdurulması için RTÜK’e bildirimde bulundu.
9 Aralık 2011 Cuma
SİNÜZİTE DİKKAT
Doktorlar sinüzitten korunmak için alınacak basit ve küçük önlemlerle hastaları şöyle bilgilendiriyor İçinde bulunduğumuz kış mevsimi itibariyle dışarıya çıkarken mutlaka bere ve şapka takarak başımızı korumaya, ıslak saçlarla dışarıya çıkmamaya, banyo sonrası saçlarımızı mutlaka kurutmaya ve özellikle kış aylarında vitamin yönünden zengin besinler tüketme özen gösterilmesi konusunda özelliklede bağışıklık sistemi zayıf risk grubunda olan kişileri uyarıyor.
Yaşam kalitenizi bozabilir
Sinüzitler genellikle grip ve soğuk algınlığını takiben görülmektedir Grip ve soğuk algınlığı varsa mutlaka tedavi edilmelidir. Op. Dr. Ali Rahimi sinüzit belirtileri olanların mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına gitmesi ve ilaçla tedavi görmesini öneriyor. Akut sinüzitlerin genellikle çocuklarda, kronik sinüzitlerinse genellikle erişkinlerde görüldüğünü, çocuklarda görülen sinüzitin alerji ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olduğunu erişkinlerdeyse anatomik bozukluklara bağlı kronik sinüzit görülmekte olduğunu belirterek özellikle koyu, sarıyeşil burun akıntısı, baş ağrısı, nefes darlığı, öksürük, burun tıkanıklığı, yüzde basınç hissi ve koku duyusunda azalma belirtileri olan hastaların mutlaka erken teşhis adına k.b.b uzmanına gözükmesi ve sinüzitin yaşam kalitenizi bozmasına izin vermeden şiddetli ağrı ve tehlikeli hastalıklarının oluşumunu ortadan kaldırmak için erken davranılması gerektiğini sözlerine ekliyor.
21 Kasım 2011 Pazartesi
AYVA REÇELİNİN FAYDALARI
KAPARİ REÇELİ
kapari reçeli tüm kan hastalıklarını hızlı bir şekilde iyileştirir.Kandaki tronbositeneli, lokositleri ve diğer hücreleri çok hızlı bir şekilde arttırır
CEVİZ REÇELİNİN FAYDALARI
Ceviz reçeli menopoz döneminde bayanlarda oluşan kemik erimesini önlemek açısından oldukça yararlıdır.
Ceviz reçeli yüksek oranda demir içerdiği için guatr problemine ve kansızlığın giderilmesine yardımcı oluyor.
Ceviz reçeli bronşit, astım ve sindirim sistimeni iyi geliyor.
KEKİK REÇELİNİN FAYDALARI
Kekik reçeli mide ağrısını giderir.
Kekik reçeli grip ve öksürüğü keser.
Kekik reçeli cilt hastalıklarını iyileştirir.
Kekik reçeli egzama ve çeşitli kaşıntıları giderir.
Kekik reçeli mide şişmelerini önler.
Kekik reçeli iştah açar.
Kekik reçeli bağırsak kurtlarını döker.
Kekik reçeli mide, akciğer ve göğüs üşümelerine iyi gelir.
Kekik reçeli her türlü kalp ağrısını giderir.
Kekik reçelii ç hastalıklardan meydana gelen vücut terlemesini önler.
Kekik reçeli baş ağrısını keser.
Kekik reçeli romatizmaya iyi gelir.
15 Kasım 2011 Salı
KOAH HASTALIĞINDA ARTIŞ
Ülkemizde 40 yaş üstü her 5 kişinin birinde KOAH hastalığı olduğu ve 3-5 milyon arasındaki KOAH’lı hastaların, sadece 300-500 bininin kendisinde hastalık olduğunu bildiği düşünülüyor KOAH’ın en önemli ölüm nedenleri arasında, dünyada 4, Türkiye’de de 3. sırada olduğunu varsayarsak bu gerçekten ciddi bir durum
28 Ekim 2011 Cuma
KUDRET NARI NASIL KULLANILIR
Olgunlaşmış meyveleri ezerek bal ile karıştırınız. Her sabah aç karnına bu karışımı en az bir buçuk ay tüketiniz.
Enginarın düzenli kullanımında kandaki şeker oranını da düşürdüğünü bilim adamlarınca kanıtlanmıştır.
ENGİNAR VE KARACİĞER
Enginar Karaciğer yağlanmasına iyi gelir. Aşırı alkol kullanan kişilerde görülen karaciğer yağlanması sorununa karşı doktorlar, enginar yaprağı suyunun kullanılmasını önermektedir.
ENGİNAR VE KALP HASTALIKLARI
Enginar kalp dostudur, kalbi besler ve kanı temizler, 1.5 yalık bir kullanım sonucu kolestrol düzeyiniz % 10-15 arasında düşer.
26 Ekim 2011 Çarşamba
EBEGÜMECİNİN FAYDALARI
Göğüsü yumuşatır ve öksürüğü keser. Ateş düşürücüdür. Nezle ve bronşite iyi gelir. Burun kanamasını keser; Burun tıkanıklığını giderir. Nefes darlığında faydalıdır. Mide ağrısına ve bulantısına karşı etkilidir. Dişeti hastalıklarında faydalıdır. Mide ve Bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur. Kabızlığı giderir. Ses kısıklığını, boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Cildi korur, yumuşatır ve nemlendirir. Gözaltı kırışıklıklarına ve şişliklerine iyi gelir.
24 Ekim 2011 Pazartesi
GÜNEŞ KREMLERİ HAKKINDA
Güneş kremleri hakkında anlatılan şeylere bir göz atalım isterseniz hangileri doğru, hangileri yanlış
Yanlış : Güneşlenmeye çıkar çıkmaz kreminizi sürerseniz koruma altında olursunuz
Doğru: Kremi güneşlenmeye başlamadan 30 dakika önce sürmeniz gerekir, çünkü kremin etkisini göstermeye başlaması 30 dakikayı bulur
Yanlış: Saçlarınız saç derinizi güneşten tamamen korur
Doğru: Saçlarınız derinizi tamamen koruyamaz, saçlarınızda güneşte yanabilir.
Yanlış: Yüksek koruma faktörlü bir krem sizi tüm gün korur.
Doğru: Tüm gün koruma gibi bir şey yoktur.
Yanlış: Havuza, denize veya duşa girdikten sonra su geçirmez ya da suya dayanıklı güneş kremini tekrar sürmeniz gerekmez.
Doğru: Suya dayanıklı veya su geçirmez terimleri sadece bunlara dayanıklı oldukarını belirtir. Tabii ki de kreminizi tekrar sürmeniz gerekmektedir.
Yanlış: Bronzlaşmışsanız ya da ten renginiz koyuysa, güneş kremi kullanmayabilirsiniz.
Doğru: Tüm cilt renklerinin korunmaya ihtiyacı vardır.
Yanlış: Altı aylıktan küçük bebeklere güneş kremi sürülmez.
Doğru: Her yaşta çocuğa güneş kremi sürülebilir.
YAŞLILIK LEKELER
Bu lekelerin rengini açmak ve görünümünü azaltmak için kullanılan kremlerin ana etken maddesi hidrokinon’dir. Aynı zamanda A vitamini içeren kremler, Kojic asit içeren kremler yaşlılık lekelerini gidermek için kullanılmaktadır.
Son alternatifiniz ise kimyasal peeling ve lazer tedavi yöntemleridir. Bu yöntemler genellikle etkili olmakla birlikte lekelerin tamamen kaybolacağı garanti değildir. Yaşlılık lekeleri için en çok kullanılan lazer cihazları Ruby, Alexandrite ve Nd:YAG’dır.
Yazının başında da söylediğimiz gibi yaşlılık lekeleriniz olsa bile daha fazla oluşmasını engellemek için kaliteli bir güneş koruma kremini yanınızdan ayırmamalısınız.
21 Ekim 2011 Cuma
NEZLE
Bu tip viral enfeksiyonlar burun ve boğaz mukozasının yerel direncini azaltabilir ve bakteriyal durumlara geçiş yapabilir. (örn: otitit, sinüzit, pnömani). Nezle çok kuru havalar veya allerjenler nedeniyle de oluşabilir.
BAŞ AĞRISI VE NEDENLERİ
Baş ağrısı ne demek dersek şu anlama gelirki; kaşlarımızdan boynumuzdaki kaslara kadar uzanan ve kafatası derisi içinde ilerleyen kasların spazmı şeklinde açıklayabiliriz.
BAŞ AĞRISININ NEDENLERİ :
Beyin atardamarının genişlemesi
Beyin duvarındaki basıncın artması.
Sinüzit rahatsızlığına bağlı olarak oluşabilir.
Görme bozuklukları.
Göz içi tansiyonu.
Diş iltihapları.
Migren, bölgesel baş ağrıları. Migren için bitkisel çözüm
Kansızlığa bağlı olarak gelişen baş ağrıları
Tümörlere (Posterior fossa tümörü) bağlı baş ağrıları.
Göz, kulak, burun, boğaz, ve boyun omuru hastalıklarından kaynaklanan ağrılar
Viral ve bakteriyel enfeksiyonlar sonrasında görülen baş ağrısı
Gerilim tipi baş ağrısı.
BAŞ AĞRISINA İYİ GELEN BİTKİLER :
*Bir adet limon kabukları soyulmadan halkalar şeklinde kesilip alına ve şakaklara konulur. Bu işlem kısa aralıklarla tekrarlanır.
*Bir litre suyun içine iki çorba kaşığı melek otu kökü ve yaprağı katılıp kaynatıldıktan sonra süzülerek günde üç çay bardağı içilir.
*Bir bardak kaynar suyun içine bir çay kaşığı çuha çiçeği katılıp demlenmesi için kısa bir süre bekledikten sonra süzülerek içilir. (Bu çay özellikle sinirsel baş ağrılarında faydalıdır)
*Bir bardak kaynar suyun içine bir tatlı kaşığı ısırgan otu katılıp demlenmesi için kısa bir süre bekledikten sonra süzülerek içilir.
*Bir litre suyun içine iki çorba kaşığı ayva çiçeği katılıp kaynatıldıktan sonra süzülerek günde üç öğün birer çay bardağı içilir.
*Bir litre suyun içine bir avuç mersin yaprağı katılıp kaynatıldıktan sonra süzülerek günde üç öğün birer çorba kaşığı içilir.
AYAK TERLEMESİ
Ayak terlemesini engellemek için yapmamız gerekenler şunlardır.
*Hergün aynı ayakkabıyı giymeyin.
*Sentetik ve vinlex materyallarden sakının. Nemi emebilecek kumaş veya deri ayakkabıları giyin.
*Gün içinde çoraplarınızı sık sık değiştirin.
*Derinizi kuru tutacak spreyler kullanın.
SELÜLİTTEN KORUNMAK İÇİN
Vücüdun korkulu rüyalarından biri olan selülitlerden korunmak için dikkat etmemiz gerekn bir kaç şey var bunlara dikkat edersek selülit diye bir sorunumuz olmaz. Bunlar neler mi ;
1 - Kilonuzu koruyun.
2 - Hareket edin, çok oturmayın
3- Ayrıca vitamin ve mineral alın.
4 - Vücudun fazla suyunu atması için beyaz ve kırmızı turp, maydanoz, kereviz, çilek ve pilav yiyin.
5 - Tuz, şeker, alkol, sigara, koyu çay, kahve, çikolata, kızartma ve undan uzak durun.
6 - Derinin kanla beslenmesini teşvik edin.
NASIR
Derinin bir kısmının ya da bir bölümünün baskı altında kalarak kalınlaşmasına denir. Nasırına göre biraz bakımla düzelebilen ya da ömür boyu sürekli bakım yapılması gereken nasırlar olabilir. nasırlar nerelerde olur derseniz parmak arasında, parmak üstünde, taban altında ya da topuklarda oluşabilir. Düzenli bakım yapılması şarttır
20 Ekim 2011 Perşembe
SAÇ DİPLERİNDEKİ KAŞINTILARA ÇÖZÜM
Bunlardan ilki
1 Adet yumurta sarısı,1 çorba kaşığı alkol (saf alkol),1 çorba kaşığı hint yağı ve 1 çay kaşığı tuzu karıştırıp saç diplerimize sürüyoruz ve 2 saat kadar bekletip duruluyoruz
Bir diğer yol ise 5 adet asprin dövülüp maden suyu ile karıştırılır ve saç diplerine sürülür 15 dakika bekledikten sonra durulanır.
SAÇ BEYAZLAMASI NASIL ÖNLENİR
Saçlarınızın beyazlamasını önlemek için ceviz kabuklarını iyice dövüp püre haline getirin. Sonra bir tutam ceviz yaprağını yarım litre suda kaynatın, 20 dakika kadar demlendirin. Sonra süzüp içine ezdiğiniz ceviz kabuklarından bir çorba kaşığı katın. Karışımı şaçlarınıza sürüp bir saat bekletin. Bunu haftada bir gün uygularsanız saç renginiz değişir, koyulaşır.
SAÇ DÖKÜLMESİNE ÇÖZÜMLER
Bayanların en büyük dertlerinden biri de bu saç dökülmeleri sayın okuyucular, bunun için bu konunun uzmanı olan Suna DUMANKAYA hanımefendiden neler yapabileceğimiz ile ilgili bir kaç tavsiye aldık. İşte yapılacaklar ;
* Soyulmuş yarım avokadoyu iyice ezin. İçine 2 adet bıldırcın yumurtası, bir çorba kaşığı susamyağı koyup karıştırın ve saç diplerinize sürün. Streç filmle sarıp iki saat bekletin. Ardından saç tipinize uygun bir şampuanla yıkayın. Bu kürü haftada bir tekrarlayın.
Bu iyi gelmezse aşağıdaki yazılanları deneyin.
*Saç diplerinizin masaja ihtiyacı olabilir. Her gün 3 dakika masaj uygulayın. Ayrıca bir de tarif vereceğim: Bir su bardağı suda 4 yaprak defne, birkaç yaprak aynısafa ve biberiyeyi 10 dakika kaynatın. Su yarıya indiğinde süzün ve suyuna bir kahve fincanı iyi zeytinyağı, bir çay kaşığı deniz tuzu katın. Karışımı saç diplerinize boya sürer gibi sürüp, uçlara doğru tarayın. Streç filmle sarıp 3 saat kadar bekletin. Bunu haftada bir uygulayın.
Bu da iyi gelmezse bir diğer çözüm
* Yarım kahve fincanı soya yağı, iki çorba kaşığı badem yağı, bir çay kaşığı deniz tuzu ve bir tatlı kaşığı elma sirkesini benmari usulü ısıtın. Karışımı saç diplerine boya sürer gibi sürün ve masaj yapın. Ardından streç filmle sarıp iki saat kadar bekletin.
• Saç derinize ve saçlarınıza hindistancevizi sütü veya aloe vera jeliyle masaj yapın. Bunu başınızda yarım saat kadar tuttuktan sonra, ılık suyla durulayın. Haftada 3 kez tekrarlayın.
• Saç derinize ve saçlarınıza bal ve yumurtanın sarısıyla masaj yapın. Başınızda yarım saat kadar tuttuktan sonra, durulayın.
• 2-3 hafta boyunca, her öğünde bir bardak suya bir çay kaşığı elma sirkesi karıştırarak için.
Saçlarınızı beslemek için elma sirkesi ve adaçayını karıştırarak, saçınızı bu karışımla durulayın.
• Sıcak zeytinyağı, bal ve 1 çay kaşığı toz halinde tarçını karıştırıp macun haline getirdikten sonra, banyodan önce 15 dakika boyunca uygulayın.
• Saçların azaldığı kısımları kızarana dek soğanla ovun, ardından da bal sürün.
• Eşit miktarda ılık keneotu ve badem yağını karıştırıp, haftada bir saç derinize masaj yapın.
• Misket limonu çekirdekleri ile kara biber tohumlarını bira suyun içinde eşit sayıda öğütün ve düzenli olarak saç deriniz üzerine uygulayın.
• 1 fincan hardal yağını 4 çorba kaşığı kına yaprağı ile kaynatın. Süzdükten sonra kalan sıvıyı bir şişeye doldurun ve saç derinize düzenli olarak19 Ekim 2011 Çarşamba
KUŞKONMAZ NEYE İYİ GELİR
Kuşkonmaz hazımsızlığa karşı etkilidir. Antitoksit maddeler içerir ve bu sebze böbreği toksinlerden arıtıyor ve besinlerin hazmedilmesini kolaylaştırıyor.
14 Ekim 2011 Cuma
UYKU BOZUKLUĞU
Uyku bozuklukları oldukça sık karşılaştığımız problemlerden biridir. Uyku saatleri kişilerin yaşantılarına göre değişir tabikide kimi erken yatar geç kalkar,kimi geç yatar erken kalkar,kimi erken yatar erken kalkar, kimileride geç yatar geç kalkar kısacası herkes de değişir uyku saatleri.
Gece uyku saatini belirleyen önemli faktörlerden biri de uyku öncesinde geçirilmiş uyanıklık süresidir.
Öğleden sonraki saatlerde özellikle yemek sonrası hissedilen uykululuk hali hemen hemen hepimizin yaşadığı bir deneyimdir.
Vücut ısısının kısmen düşmesi ile ilgili olarak yaşadığımız bu uykululuk hali özellikle sıcak iklim kuşaklarında öğleden sonra uykularının alışkanlık haline dönüşmesine sebep olmuştur.Öğleden sonra 1/2-1 saat uyuduğumuzda, bu durum gece uykusunun 1-2 saat kaymasına sebep olmakta,böylece gece uykusu da kısalmaktadır.
Uyku Bozukluklarının Türleri :
Dissomni
Parasomniler
Tıbbi ve psikiyatrik sebepli uyku bozuklukları
Diğerleri
Dissomni :
Dissomni terimi uykunun başlatılması ve sürdürülmesinde güçlük,aşırı uykululuk,uyku-uyanıklık periyodu bozukluklarını tanımlamaktadır.
Dissomni Sebepleri :
Psikofizyolojik ve psikiyatrik sebeplerle ortaya çıkan uyku bozuklukları:
Bu 2 sebeple sıklıkla insomnia hali ortaya çıkar.
- Psikofizyolojik olanlar daha sık görülmekte ve ikiye ayrılmaktadır :
a.Geçici insomnia evlilik ve iş hayatındaki zorluklara bağlı olarak ortaya çıkmakta,genellikle de 2-3 hafta süre sonrasında düzelmektedir.
b.Kalıcı olanları ise şiddetli anksiyete ile birlikte olmakta,negatif şartlanma ile uyuyamama bir davranış biçimine dönüşmektedir.
İnsomnia ( uyku bozukluğu ) birçok psikiyatrik hastalığın ana semptomu olarak da ortaya çıkar.
Örneğin;depresyonun kesin teşhis kriterlerinden biridir.Burada insomnia hali objektif kriterlerle ortaya konabilmektedir.Halbuki bazı psikiyatrik hastalıklarda objektif insomnia bulguları olmaksızın hasta uykusuzluktan yakınmaktadır.
Psikolojik ve psikiyatrik sebeplerle aşırı uykululuk hali de ortaya çıkabilirse de uykusuzluğa oranla çok seyrek görülmekte hatta bazı yazarlarca objektif verilerle kanıtlanamayacağı iddia edilmektedir.
Alkol ve ilaçlara bağlı uyku bozuklukları :
Çeşitli drogların insomnia veya gündüz uykululuk haline sebep oldukları bilinmektedir.Bunlar içinde en önemlisi gece uykusunu bozmaları nedeni ile üzerinde durulması gereken MSS stimülanları ve alkoldür.Özellikle bazı kişilerce alkol yanlış bir inançla uykusuzluğu tedavi amacıyla kullanılmaktadır.Bu maksatla alkol alındığında uyku latensi ( uykuya dalma süresi ) kısalmakta,ancak gece boyunca sık uyanıklıklarla uykunun kalitesi bozulmaktadır.Hipnotikler de benzer bir etki ile uykunun kalitesini bozmakta,ertesi gün etkileri devam ettiğinden sedasyona ( bitkinlik hali ) sebep olmaktadırlar.Uzun süre kullanım ile de bu droglara tolerans ( bağımlılık ) gelişmektedir.Bu nedenle insomnia tedavisinde hipnotiklerden yararlanmak istenildiğinde çabuk etkili yarılanma ömürleri kısa ( etki süreleri kısa ) olanlar tercih edilmeli ve uzun süreli kullanımdan kaçınılmalıdır.
Solunum ile ilgili uyku bozuklukları :
Solunum bozuklukları da hem " insomnia"ya hem de gündüz aşırı uykululuk haline sebep olurlar.Bu grubu oluşturan hastalıklar içinde en sık görüleni obstruktif uyku-apne sendromudur.Bu hastalarda uykuda yüzlerce defa tekrarlayan solunum bozuklukları sonucunda aşırı uykululuğa sebep olmaktadırlar.Sonuçta sağ kalp yetmezliği,pulmoner ve arteriyel hipertansiyon ortaya çıkmaktadır.Hastalık %90 şiddetli horlaması olan şişman,kısa boyunlu erkeklerde görülse de,özellikle menopoz sonrasında seyrek olarak kadınlarda da görülebilmektedir.
Periyodik bacak hareketleri ve huzursuz bacaklar sendromu:
Periyodik bacak hareketleri de hem "insomnia"ya hem de gündüz aşırı uykululuğa sebep olsalar da sıklıkla hastalar"insomnia"dan şikayet ederler.Uykuda solunum bozukluklarında olduğu gibi uyku sırasında ritmik olarak tekrarlayan sıçramalar uykunun derinleşmesini engellemekte ve dolayısı ile ruhsal dinlenmenin sağlandığı REM döneminin süresi azalmaktadır.
Huzursuz bacak sendromu uykuda periyodik hareketlerle birlikte görülebilmekte veya tek başına ortaya çıkabilmektedir.Bu sendromda hastalar yatağa yattıklarında bacaklarında tarif edemedikleri bir huzursuzluk hissetmekte,kalkıp dolaştıklarında rahatlamaktadırlar.Huzursuzluk hissi uykunun başlamasını geciktirmekte ve hastalar daha çok insomniadan şikayetle hekime gelmektedir.
Toksik ve çevresel sebepli uyku bozuklukları:
Bugüne kadar uyku bozukluğuna sebep olduğu ispatlanmış bazı- ağır ****ller dışında insomniye sebep olan toksik madde yoktur.
Çevresel nedenler ise uykusuzluğa sebep olan en önemli nedenlerin başında gelmektedir.Gürültü,ışık ve ısı en önemli nedenlerdir.Diyet de uykuyu etkileyen faktörlerdendir.Örneğin bazı sütler insomniaya sebep olmakta veya aşırı aşırı sıvı alımı veya gıda alımı gece içi uyanıklık sayısını artırarak uykusuzluğa sebep olabilmektedir.
Narkolepsi-katalepsi sendromu:
Genellikle genç yaşlarda görülür,tekrarlayan asıl şikayet gündüz kısa süreli ve sık uyku ataklarıdır.Hastalar bu kısa süreli uykulardan dinlenmiş olarak uyanırlar.Beraberinde katalepsi denen ve heyecanla ortaya çıkan ekstremite,baş ve boyundaki ani tonus kaybı hali ( baş,boyun,kollar veya bacaklarda ortaya çıkan ani güç kaybı .Örneğin başın aniden öne düşmesi ) olduğunda teşhis kesinleşir.Hastalığın 3.semptomu uykuya dalma sırasında ortaya çıkan ani,kısa süreli uyku paralizisi denen tonus kaybıdır.Dördüncü semptom ise yine uykuya dalarken ve uykudan uyanırken ortaya çıkan halüsinasyonlardır.
13 Ekim 2011 Perşembe
KARACİĞER YAĞLANMASINA KÜR
12 Ekim 2011 Çarşamba
MEYAN KÖKÜ NEYE İYİ GELİR
Balgam söktürücü, mukoza koruyucu, antiseptik, böbreküstü bezlerini etkileyici, kramp çözücü, müshil.
Kullanım alanları: Meyan kökü, iç salgı sistemini (endokrin sistem) etkileyebilen bitkiler sınıfına dahildir. Bitkinin içerdiği glikozitler, yapılarına göre, bedenin doğal steroit hormonlarına benzerlik gösterirler. İç salgı sistemi bölümünde bu maddenin işlevlerine değinmiştik. Meyan kökünün böbreküstü bezi problemlerine, örneğin Addison hastalığına(bir böbreküstü bezi yetmezliği) karşı görülen olumlu etkisi, onun bu konudaki etkinliğinin belirgin bir kanıtı olarak kabul edilir.
Meyan kökü ayrıca, tüm öksürüklere ve bronşiyal hastalıklara karşı da başarıyla kullanılabilir. Tıp tarafından mide ülseri tedavisinde kullanıldığı gibi, geleneksel tıpta da meyan kökü, mide mukoza iltihabına ve mide ülserine ve kabızlığa karşı kullanılır. Ayrıca, kramp çözücü etkisi de unutulmamalıdır.
Kullanım biçimleri: Bir çay kaşığı ince kıyılmış meyan kökü, bir bardak soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika hafif ısıda kaynatılır ve süzülür. Yemeklerden sonra 1 bardak olmak üzere, günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay içilir.
ADDİSON HASTALIĞI NEDİR
Olguların büyük bölümünde hastalık böbreküstü bezi kabuğunun her üç katmanına da yerleştiğinden böbreküstü bezi yetmezliği genel bir hormon eksikliği olarak ortaya çıkar.
Addison hastalığına meyan kökü iyi gelmektedir.
TİROİD VE KİLO İLİŞKİSİ
Tiroid hastalıkları ile kilo veya metabolizma arasında uzun zamandan beri bir ilişki olduğu bilinmektedir. Halkın birçoğunun birisi zayıfladığı zaman “herhalde zehirli guatrı vardır” veya şişmanladığı zaman “guatr çalışmıyor” dediğini biliyoruz. Hatta birçok hasta doktora gitmeden önce kilo alıp verişine bakarak kendi hastalığının tanısını koyabilmektedir. Tiroit bezi vücut metabolizmasını düzenleyen hormonları yani T3 ve T4’ü üretir. Metabolizma, muayyen bir zaman içinde vücudun tüketmiş olduğu oksijenin ölçülmesi ile tespit edilir. Ölçüm istirahat halinde yapılmışsa buna bazal metabolizma hızı (BMH) denir. Eskiden hastanın tiroit durumunu ölçmek için BMH testi kullanılmakta idi. BMH düşük olanlarda tiroit bezinin çalışmadığı (hipotiroidi, tenbel guatr), BMH yüksek olanlarda ise tiroidin çok çalıştığı (hiperitiroidi, zehirli guatr) görülmüştür. Ancak daha sonra yapılan çalışmalarda BMH’nin tiroit hastalıkları dışında birçok başka faktörlerden de etkilendiği görülmüş ve birçok hekim tiroit hastalıklarının değerlendirilmesinde bu testi kullanmamaya başlamıştır.
GİZLİ ŞEKER
Bizim bildiğimiz şekilde gizli seker tıp dilinde ise glukoz tolerans bozuklugu olarak bilinen hastalık şeker hastaliginin iki kati oranda gorulur. Bunun anlami her 4 kisiden birisinde gizli seker hastaligi oldugu anlamina gelmektedir. Her yil bu hastalarin % 4-9’unda asikar seker hastaligi gelismektedir. Gizli seker hastaligi olan hastalarin cogunda aclýk kan sekeri normal olabilir. Aclik kan sekeri bozuk veya hafif yüksek olanlarin (bozulmus aclik sekeri) cogunda gizli seker olmayabilirse de bu durum seker hastaligi icin bir risk olusturmaktadir.
Aclik kan seker bozuklugu erkeklerde kadinlara gore 1.5-3 kat daha fazla gorulmektedir. 50-70 yas arasinda bozuk aclik kan sekeri olan kisi sayisi artar ve daha onceki yaslara gore 7-8 kat daha fazla gorulur. Aclik kan sekerinin bozuk olmasi yani yuksek olmasi pankreasdaki beta hucrelerinin iyi calismadiginin bir gostergesidir.
Gizli şekeri olanlarda sık görülen bazı sorunlar var: Göbek-karın bölgesinden şişmanlama, iyi kolesterol HDL’de azalma, trigliserid düzeyinde yükselme, ürik asidin fazlalaşması ve hipertansiyon eğilimi bunların en önemlileri.
Eğer gizli şekere bu sorunlar da eşlik ediyorsa, koroner kalp hastalığı ve kalp krizine yakalanma ihtimali neredeyse açık diyabet oranına yaklaşabilir.
Gizli şeker ihtimali sizde de var mı? Açlık ve tokluk şekeri değerlendirmelerini –ve mümkünse insülin ölçümlerini- kimlerin yaptırması lazım? Ailesinde ve çok yakın akrabalarında şeker hastalığı bulunanlar, kilo fazlalığı veya şişmanlık sorunu yaşayanlar, özellikle bel çevresi genişliği ile birlikte (erkeklerde 102, kadınlarda 88 cm.yi geçenler) kilo alanlar, bel çevresi oranının kalça çevresine oranı 0,8’i geçenler ya da beden kitle indeksi 26’nın üzerinde olanlar, gebelik şekeri sorunu yaşayanlar ve mümkünse iyi kolesterolü az, trigliseridi yüksek bulunanlar, hipertansiyonlular ile gut hastalarının bu testleri yaptırmalarında fayda var.
1 Ekim 2011 Cumartesi
PIRASANIN YARARLARI
PIRASANIN YARARLARI
KABZLIĞA KARŞI MÜRVER
AHUDUDUNUN FAYDALARI
KUŞBURNU NELERE İYİ GELİR
30 Eylül 2011 Cuma
MARULUN FAYDALARI
Erkeklerde aşırı cinsel istekliliğin azaltılmasında kullanılır. Kabızlığı önler, hazmı kolaylaştırır. Basur memelerinde faydalıdır. Kandaki şeker miktarını düşürür, kanı temizler. Nekahat devresinin kolay atlatılmasında yardımcı olur. Bol idrar söktürür. Romatizma tedavisinde de yararları görülen bitki, karaciğer ve dalaktaki şişkinlikleri indirir. Göğsü yumuşatır. Böbrek iltihaplarında iyidir. Marul suyu, ergenlik sivilcelerini giderir, yüze tazelik ve güzellik verir. Lapası, kan çıbanı, apse ve yanıklarda kullanılır. Asabi öksürükleri keser. Anne sütünü artırır.
2-Maydanoz suyunu kaynatıp göze pansuman yaparsanız, gözdeki iltihaplanmaları önler ve yanma hissini geçirir.
3-Sirkeli maydanoz suyu ile yıkanırsanız, saçlarınızın uzaması hızlanır.
4-Maydanoz; C vitamini, E vitamini, folsik asit ve A vitamini yönünden zengin bir besindir. Taze yenen 8-10 dal maydanoz, yetişkinlerin günlük C vitamini ihtiyacının yarısını karşılar.
Halk arasında mide bulantısı giderici, böbrek taşlarını düşürücü olarak bilinir. Kansızlıkta, halsizlikte, bağırsakların çalışmasında, diş eti kanamsının önlenmesinde, yaraların kapanmasında, romatizmada sıkça faydalanılır. Maydanoz aynı zamanda iştah açar, ateş düşürür.
Kadınların adet kanamasını düzenlemekte yardımcıdır. Organizmayı zehirlerden arındırır. Bu yüzden karaciğer hastalıklarına, sarılığa, egzamaya, selülite, romatizmaya, gut hastalığına ve idrar yolları taşlarına karşı tavsiye edilir.
Kurutulmuş maydanozda C vitamininin çoğu kaybolur. Bunun yanında A vitaminin öncüsü karotenoidlerdeki kayıp %30 civarındadır. Kurutulduğunda mineral değerinde ise çok fazla kayıp olmaz.
BAĞIRSAK TIKANMASININ NEDENLERİ
Nedenleri
bir fıtık veya bir tümör nedeni bağırsak tıkanıklığı olduğunda - intestinal tıkanma mekanik obstrüksiyon sonucu ortaya çıkabilir. Veya bağırsak tıkanması (barsak tıkanıklığı) bağırsaklarda düzgün olmasından dolayı oluşabilir. Bu barsak obstrüksiyonu tip paralitik ileus (pseudo-obstrüksiyon) denir.
İnce bağırsak tıkanması mekanik yaygın nedenleri şunlardır:
- barsak yapışıklıkları - genellikle karın veya pelvik cerrahi sonrası form karın boşluğunda fibröz doku bantları,
- Fıtıklar - vücudun başka bir içine bağırsak bölümlerini bırakarak.
- tümörler ince barsak
- bağırsak gibi Bolili inflamatuar Crohn hastalığı
- bağırsak Büküm
- Teleskop bağırsak ( intussusepsiyon )
kolonun mekanik obstrüksiyon belli başlı nedenleri mekanik şunlardır:
- Kolon Kanseri
- Divertikülit -
- Kolon Burulma
- dışkı
- inflamasyon ve skar nedeniyle kolon daralması.
Durumlarda bağırsak (corecIleus felçli) işe yaramaz olması nedeniyle meydana gelebilecek
paralitik ileus olarak, bağırsak düzgün kas veya sinir sorunları nedeniyle çalışmıyor. Bağırsak hareketi çok azalır ya da yok, zor gıda ve sıvı sindirim sistemi yoluyla sorunsuz akışı için yapım.
Paralitik ileus bağırsağın herhangi bir bölümünü etkileyebilir. Nedenleri şunlar olabilir:
- Abdominal Cerrahi
- Pelvik cerrahi
- Enfeksiyon
- Bazı ilaçlar
- Parkinson hastalığı gibi kas ve sinir hastalıkları
BEL FITIĞI
Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Disklerin iç kısmında nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun dışında anulus fibrozus adı verilen daha sert bir fibröz tabaka, omur kemiklerine bakan yüzlerde ise her iki tarafta son-plak olarak adlandırılan kıkırdak yapılar vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir. Fıtıklaşan yani dışarıya doğru taşan disk, omurilik kanalı (spinal kanal) içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder .
Ayrıca fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya neden olurlar.
KEREVİZİN YARARLARI
o Sinirleri yatıştırıcı etkisi vardır. Aşırı sinirlilik durumunu yok eder.
o Bedene yararlı diğer etkileri de şunlardır: Uyarıcıdır. Bedeni güçlendirici toniktir. Gaz söktürücüdür. iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
o Çok eski çağlardan beri, kerevizin cinsel gücü artırıcı (afrodizyak) etkileri bulunduğu ileri sürülegelmiştir.
Bu etkileri sağlamak üzere, kereviz, yemeklerde ve salatalarda bolca tüketilir. Ya da piyasadan satın alınan kurutulmuş kereviz tohumlarından 1-2 tatlı kaşığının üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.