26 Aralık 2012 Çarşamba

MİGRENE DOĞAL ÇÖZÜMLER

Defne otu tohumunu toz hale getirip, her gün 5 gr balla macun haline getirip yiyiniz.

MİGRENE KEDİOTU KÖKÜ

Bir bardak kaynar suya 5-10 gram kediotu kökü konulur. 10 dakika dinlendirilip günde 3 defa yemeklerden önce içilir.

MİGREN AĞRISINA KAHVE

Migren ağrısı başladığı zaman kahvesi bol soğuk bir sade kahve için ağrınızın hafiflediğini hissedeceksiniz.

18 Aralık 2012 Salı

CEVİZ REÇELİ

Cevizin, özellikle yeşil cevizle yapılan reçelin faydaları saymakla bitmiyor. B1 ,B2 C,E vitamin zenginliği ile bilinen ve düzenli tüketildiğinde çocukların ve yetişkinlerin sağlıklı beslenmesine yardımcı olabilmesi için sabah, öğlen ve akşam tüketilmesi yeterli. Ayrıca menopoz döneminde bayanlarda oluşan kemik erimesini önlemek açısından oldukça yararlı olduğu görülmüş. Yüksek oranda demir içerdiği için guatr problemine ve kansızlığın giderilmesine yardımcı oluyor. Bronşit, astım ve sindirim sistimeni iyi geliyor. Kendisini sürekli yorgun hissedenlere de birebir.

17 Aralık 2012 Pazartesi

SIĞIRKUYRUĞU NEDİR

Sığırkuyruğunun Latince adı Verbascum Thapsus’dur. Bitki battaniye otu, yün otu, Ademin fanilası, jüpiter otu gibi isimlerle de bilinir.

Sığırkuyruğu Türkiye, İspanya, Güney Amerika, Hindistan ve Haiti’de doğal olarak yetişir. Güneşi bol olan, kuru toprak, boş arazi ve ekilmemiş tarlalarda, yol kenarlarında yabani olarak yetişir. Boyu 2-7 metreye kadar büyür ve sarı çiçekleri vardır.

CİVANPERÇEMİ

Latince adı Achillea millefolium olan Asteraceae ailesinin bir üyesidir. Avrupada doğal olarak yetişen bitki uzun ömürlüdür. Çayırlar, tarlalar, yol kenarlarında yetişir. 19. yüzyıldan günümüze tıbbi anlamda kullanım bulmuştur. Dantelli, ince bölünmüş yaprakları vardır. Bitki 1 metreye kadar büyürken çiçekleri 15 cm. ye kadar ulaşabilir. Haziran-Ekim ayları arasında çiçekli olarak kalabilir.



Asker otu, şeytan ısırganı, köpek papatyası, yaşlı biber gibi adlarla da bilinir. Civanperçemi bitkisi 1. Dünya Savaşı sırasında askerlerin kanamalarını durdurmak için kullanılmıştır. Beyaz ve krem rengi çiçekli iki türü olan bitkinin beyaz çiçekli çeşidi daha makbul sayılmaktadır.



DUT KURUSUNUN FAYDALARI

Taze beyaz dut içinde barındırdığı kimyasallarla doğal antibiyotik etkisi olan bir meyvedir. Gerek bitkinin meyvesinde gerekse yapraklarında Albanin ve Olinik Asit etkisi yüksek kimyasallardır. Unutulmaması gereken nokta; beyaz dut dalından kopartıldıktan sonra hızlı bir biçimde içindeki kimyasalların bozulmaya başladığıdır. Yani kurutulmuş dut ile taze dut arasında kimyasallar bakımından farklılıklar vardır ve ikisinin de vücuda etkileri farklı boyutlardadır.




Örneğin; yazın toplanıp güneş altında kurutulan beyaz dut egzama için adeta bir ilaç etkisi göstermektedir.



Egzama hastası olan binlerce insan yıllar boyunca bu hastalığı adeta bir kader olarak görmüşlerdir. Ellerinde oluşan egzamaya bağlı yaralar yüzünden sosyal hayatlarında istedikleri gibi hareket edemez olmuşlardır. Ellerin sürekli çatlaması, açık yaralar oluşması, sürekli acı çekme, ellerin sürekli kanaması gibi şikâyetler yüzünden birçok insan iş yapamaz hale gelmiştir.

9 Aralık 2012 Pazar

BAŞ AĞRISI NASIL GEÇER

Ayaklarınızı sıcak su dolu bir leğene koyun. Leğendeki su, ayaklarınızın on santim kadarını içine alabilecek derinlikte olmalı. Ayaklarınız sıcak suda dinlenirken, iki şekerli koyu bir çay ya da sıcak nane çayı için.
* Eğer başınızdaki ağrı, karnınızda biriken gazlardan kaynaklanıyorsa, Dr. Walker tarafından tavsiye edildiği üzere, bir lavman yapın. Sırtüstü uzanın ve karaciğerinizin üzerine bir sıcak su torbası koyarak otuz ila kırk beş dakika dinlenin.
* İki kulağınıza da taze sıkılmış pancar ya da soğan suyuna batırılmış pamuk tıkayın.
* On beş dakika süreyle vücudunuza ardışık olarak sıcak ve soğuk su tutmak suretiyle duş alın. Sıcak suyla, suyu ayaklarınızdan başınıza doğru yavaş yavaş hareket ettirerek duş almaya başlayın. Daha sonra aynı şekilde vücudunuza soğuk su tutun ve bunu ardışık olarak sürdürün.
* Yatmadan önce bir yemek kaşığı şeker emin ve üzerine bir bardak kaynatılmış ılık su için.
* Başınıza, boynunuza ve omuzlarınıza masaj yapın.
* Eğer burun deliklerinizin birinden hava daha zor çıkıyor gibi hissediyorsanız, diğer burun deliğinizi pamukla tıkayın. Üzerine parmağınızla bastırın ve diğer burun deliğinizden soluyun. Bu, on beş , yirmi dakika içinde baş ağrınızın geçmesini sağlayacaktır.
* Herhangi bir omurga güçlendirici egzersiz dizisini, boyun bölgesine özellikle dikkat ederek yapın.
* Başınızın tepesine, sol ve sağ avuç içlerinize art arda vurun. Her bir avuç içinizle yüz kere olmak üzere.
* Kulak memelerinize parmaklarınızla kuvvetlice, neredeyse çimdikliyormuşçasına masaj yapın.

27 Kasım 2012 Salı

DOMATESİN TARİHÇESİ

ABD'de 1893 yılında mahkeme sebzelerle birlikte saklanıp yenildiğinden onu sebze diye sınıflandırmıştır fakat gerçekte meyvedir. Domatesin ilginç bir tarihi vardır. Bolivya ve Peru'da yabani sarı renkli bir domates türü bulunmuş ve sonra Meksika'da yetiştirilip, Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra Avrupa'ya gemilerle gönderilmiştir. İtalyanlar sarı renginden ötürü onu altın elma olarak adlandırdı, ama çok geçmeden kırmızı türleri ortaya çıktı. Domates Amerika'da ilk defa Thomas Jefferson tarafından yetiştirildi. Ama pek çok insan zehirli olduğuna inanarak yemeyi reddetti, ta ki 1900'e kadar. Uzun zaman önce, pek çok Avrupalı için aşk elmasıydı, çünkü insanları romantik yaptığına inanılıyordu.

21 Kasım 2012 Çarşamba

BAL ALIRKEN DİKKAT EDİLECEKLER





Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, televizyonlarda, reklamlarda ucuz bal satışı yapan firmalara itibar edilmemesi gerektiğini söyledi.



Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın geçen yıl ürünleri analiz edilen ve ''sahte bal'' satışı yapan 5 firmayı deşifre ettiğini anımsattı. Bazı medya organlarında bal reklamlarının sürdüğünü dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:



''Televizyonlarda, reklamlarda ucuz bal satışı yapanlara itibar edilmemeli. Bu tür şeyler tüketiciyi mağdur ediyor. Doğrudan satış yapan bu firmaların sattığı ürüne bal demek doğru değil. Birlik olarak yaptığımız analizlerde sonucu olumsuz çıkan firmaları bakanlığa bildirdik. Denetim gibi bir görevimiz yok ama bal dışı ürünlerle ekmeğimizin paylaşılmamasının mücadelesini veriyoruz. Üretici olarak hak ve hukukumuzu arıyoruz. Tüketiciler güvendiği, bilenen markalardan ürün almalı. Doğrudan satış yapan bu firmalar, sattıkları ürün bal olmadığı için bu fiyata bile çok büyük paralar kazanıyor. Raf parası vergi ödemiyorlar. Tüketicilerimiz, reklamla eve teslim satış yapanlara tüketici itibar etmesin. Market raflarında satılan ürünün muhatabını bulmak kolay. Doğrudan satış yapan firmalarda sorumlusu aranınca bulunmuyor.''



''ÜRETİCİDEN BAL ALMADAN BAL SATIYORLAR''

Hatay Arıcılar Birliği Başkanı Mehmet Ekici ise ucuz bal reklamı yapan bazı firmaların üreticiden bal almadan satış yaptığını savundu.



Firmaların Türkiye'nin değişik yerlerinden bal aldıklarını söylediklerini ifade eden Ekici, ''Bu tür satışlar ilk başladığında organik bal, çiçek bal, kovan balı denilerek 1 kilosu 100 liraydı. Sonra bir bir artırdılar. Reklamlarda '270 liralık ürün sadece 110 lira' diyorlar. Kandırmaca değilse 270 liralık ürünü bu fiyata nasıl satıyorlar. Yanında 70 liralık polen veriyorlarsa balın kilosu kargo ücreti düşüldüğünde 5 liraya geliyor. Tüketicinin kilosu 5 TL'ye satılan balı sorgulaması lazım. Vatandaşlar bal yerine glikoz alıyorlar'' diye konuştu.

17 Kasım 2012 Cumartesi

GELİCİĞİN FAYDALARI

Yazın kırlarda yetişen ve gelincikgillere örnek olarak alınan bir çeşit çiçekli bitkidir. Çoğu kırmızı renklidir. Yaz aylarında toplanıp, gölgede temiz bir kağıt üzerine serilerek kurutulur. İçeriğinde rheadine vardır. Kokusu hoş değildir. Tadı da acıdır.
Faydası : Nefes darlığı, astım, bronşit ve göğüs nezlesinde rahatlık sağlar. Boğmacayı keser. Kan tükürme ve kan kusmayı keser. Uykusuzluğu giderir. Yanıkları iyileştirir. Yılancık da faydalıdır.

1 Kasım 2012 Perşembe

BROKOLİNİN YARARLARI

Güçlü bir antioksidan olan brokoli, zengin B ve C vitamini içeriği sayesinde metabolizmayı hızlandırır. Haftada iki-üç defa brokoli yemeyi ihmal etmeyin.




YEŞİL ÇAYIN FAYDALARI

Vücutta kanın daha hızlı dolaşmasını sağlar. Bunun yanı sıra içeriğindeki kateçin maddesinin ödem atıcı etkisi vardır. Günde iki fincan yeşil çay içebilirsiniz.




KİVİNİN FAYDALARI

Kivi de içerdiği yüksek C vitamini sayesinde vücutta depolanan yağların yakılmasına büyük ölçüde yardımcı olur.


HASTANELERDE YENİ DÖNEM

Sağlıkta Dönüşüm Projesi' kapsamında tüm ülkede oluşturulan Kamu Hastaneler Birliği (KHB) Genel Sekreterliği, bakanlığa bağlı hastanelerin tek çatı altında yönetilmesini sağlayacak.

Birleşmeyle birlikte; sınırlı sayıdaki sağlık personelinin tek elden yönetilmesi, kaynakların verimli kullanılması, sağlık giderlerinin azaltılması ve vatandaşa daha kaliteli hizmet verilmesi amaçlanıyor.


Sağlıkta uygulanan dönüşüm projesi kapsamında, Kasım 2011'de çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle dönüşüm sürecinde sona gelindi. Sağlık Bakanlığı, Türkiye genelindeki 842 kamu hastanesini il bazında bölgelere ayırarak birleştirdi. Bakanlık, bu hastaneleri yönetecek 100 Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri'nin (CEO) listesini hazırlayarak atamalarını yapmaya başladı.



26 Eylül 2012 Çarşamba

AYAKLARINIZIN KOKMAMASI İÇİN YAPILACAKLAR

Ayaklarınızı talk pudrasıyla ovun ve sonra kurutun(tabii ki temiz!) çorabınızı giyin.Bu, bir süre için ayağınızın terlemesini ve bunun sonucunda koku oluşmasını engelleyecek.

BURNUNUZ TIKALIYSA

Bir kaba ılık su koyun ve içine biraz tuz dökün. Bu tuzlu suyu hafifçe burnunuza çekip bırakın. Tuzlu su burundaki damarları rahatlatacak. Burnunuz açılacak ve rahatça nefes alabileceksiniz.

PARMAĞINIZA KIYMIK BATARSA

O zarar görmüş bölgenin üzerine iyice olgunlaşmış bir muzun birkaç dilimini koyun ve bir bandajla kapatın.

Muzun içindeki enzimler ciltteki yabancı maddenin çıkmasını kolaylaştıracaktır.

 

4 Eylül 2012 Salı

PIRASANIN FAYDALARI

. Pırasa bir prebiyotiktir. Prebiyotikler kolon bakterilerinin sayı ve aktivitelerini artırmakla birlikte probiyotiklerin (barsaklarda bulunan mikroorganizmaları düzenleyen mikroorganizmaların) aktivitesini artıran sindirilmeyen karbonhidratlardır. Bu özelliği sayesinde barsak hareketlerini artırır ve kabızlığı düzenler. Bir porsiyon pırasa yemeği, bir küçük boy muz, bir küçük boy soğan ve sarımsak, bir yetişkinin günlük prebiyotik gereksinimini karşılamaktadır.

2. Pırasanın antiseptik olduğuna dair çeşitli çalışmalar da yer almaktadır.

3. Yeşil yapraklı sebzeler, içerdikleri kalsiyum nedeniyle süt ve ürünleri ile başa baş gitmektedir. Hatta tüketimleri halinde içerdikleri kalsiyum fosfor oranının 1'e eşit olması nedeni ile yeşil yapraklı sebzelerin kalsiyumunun vücut tarafından kullanılabilirliği süt ve ürünlerine oranla çok daha yüksektir. Sebzelerin kalsiyum içeriklerini sıralayacak olursak 100g'ında 240Mg kalsiyum içeren en yüksek maydanoz, ikinci sırada ise 100g'ında 120Mg kalsiyum içeren pırasa yer almaktadır. Bu demektir ki pırasa çok iyi bir kalsiyum kaynağıdır.

4. Sebzelerden havucun 100g'ı 1100Mg A vitamini içermektedir. Vitamin A içermesine göre sebzeleri sıraladığımızda havucun ardından ıspanak gelmekte ve üçüncü sırada da 100g'ında 330Mg A vitamini içeren pırasa yer almaktadır. Bu nedenle zeytinyağlı yemekler arasında sıklıkla gördüğümüz pırasa tüketimi kuvvetli bir antioksidan ve göz sağlığına olumlu etkileri olan yağda eriyebilen A vitamini için çok iyi bir kaynaktır.

5. Kalori düzeyinin düşük olması nedeniyle de pırasa çok iyi bir sağlıklı beslenme ve diyet sebzesidir.

6. Pırasanın fazla tüketimi ile ilgili ortaya çıkabilecek en önemli tehlike barsak hareketlerinin aşırı derecede hızlanmasıdır.

31 Ağustos 2012 Cuma

Jintong Kan Basıncını Düzenleyici Bileklik Yasaklandı

Sağlık Bakanlığı, “tansiyonu düzenlediği ve ilaç kullanımını azalttığı” iddiasıyla tanıtılan “Jintong Kan Basıncını Düzenleyici Bileklik”in satışının durdurulmasına ve piyasadan toplatılmasına karar verdi.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman, il sağlık müdürlüklerine gönderdiği yazıda, www.jintong.com.tr, www.tansiyondur.com, www.tansiyonbilekligi.com, www.medikalmarket.com internet adreslerinde satışı ve tanıtımı yapılan “Jintong Kan Basıncını Düzenleyici Bileklik” reklamlarında, ürünün “hem yüksek hem de düşük tansiyonu dengelediği, ilaç kullanımını azalttığı, kısmen ya da tamamen ilaçların yerine yardımcı olduğu” şeklinde sağlık beyanı kullanıldığına dikkati çekti.

17 Ağustos 2012 Cuma

CEVİZ SPERM KALİTESİNİ YÜKSELTİYOR

Genç erkeklerde eser miktarda ceviz yemenin sperm sağlığını artırdığı gözlendi.


Biology of Reproduction (Üreme Biyolojisi) adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, diyetlerine 12 hafta boyunca ceviz ekleyen erkeklerde spermin şekli, hareketi ve canlılığı gelişim gösterdi.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

CİLDİ YAŞLANDIRAN BESİNLER

Cildimizi Yaşlandıran Besinler :
Kırmızı et : Kırmızı et, doktorlar tarafından kalp sağlığı açısından çok tüketilmesi sakıncalı olan bir besin olarak değerlendirilir. Kalbe zararlı olan kırmızı et, cilt içinde olumsuz bir besindir. Yaşlanma etkilerini hızlandırır.
Havuç, Muz, Üzüm, Mango : Bu yiyeceklerin glisemik indeksi yüksektir. Yani içeriğinde şeker oranı fazladır. Bu tür yiyecekler, kan şekerini birden bire yükselttiği için uzmanlar tarafından aşırı tüketilmeleri tavsiye edilmez. Çünkü, glisemik indeksin yükselmesi, cildin daha erken yaşlanmasına neden olmaktadır.
Pizza : İçinde bulunan karbonhidrat, yağ yakılmasına engel oluyor. Buda ciltte yağ birikmesine ve erken yaşlanmasına yol açıyor.
Kızartma : Kızartmanın her türlüsü cildnizin yıpranarak erken yaşlanmasına yol açar.
Margarin : Margarinin içinde var olan doymuş yağ asitleri, cildinizdeki hücrelerin hızla ölmesine enden oluyor.
Tuz : Cilde zararlı olan bir başka besin de tuzdur. Mümkün olduğunca tuzdan uzak durulması önerilir.
Kahve : Kahve, ensülin oranını artırıp, stres hormonu kortizolü tetikler. Stres cildin düşmanıdır. Kahve de stresi çoğalttığı için, mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
Alkol : Alkol de cilt düşmanıdır. Aşırı tüketilmesi cildin yaşlanmasına ve parlaklığını kaybetmesine yol açmaktadır

11 Ağustos 2012 Cumartesi

AKDİKENİN FAYDALARI

Etkili bir müshil olan akdiken idrar arttırıcıdır ve kabızlığı gidermekte faydalıdır. 15-20 tane meyve şiddetli ishale neden olabilir. Derideki kaşıntıları kesmeye yardımcı olur. Sinirleri yatıştırır ve uykusuzluğa iyi gelir.
Meyveleri, kök ve kabukları kullanılır. Meyvelerinin sıkılması ile çıkarılan su kullanılabileceği gibi meyveler kurutulup toz haline getirildikten sonra suyla kaynatılarak da kullanılabilir. Fazla miktarda tüketilirse karın ağrısına sebep olur . Akdiken çiçeği kaynatılıp suyu ile gargara yapılırsa boğaz ağrılarını dindirmeye yardımcı olur. Yaprakları ezilerek kanayan yaraya konursa kanamayı azaltır. Akdiken meyvesinin suyu da siğil ve kaşıntılara karşı faydalıdır.

SARIMSAĞIN FAYDALARI

1-Ölümlere sebep olan atardamar kireçlenmesine iyi geliyor.
2-Yara ve çıbanları iyileştiriyor.
3- Krampları yok ediyor.
4-Akciğeri, karaciğeri, safra kesesini ve kalbi kuvvetlendiriyor.
5-Bağırsak kurtlarını ve diğer parazitleri öldürüyor.
6-Mide ve bağırsakları dezenfekte ediyor.
7-Zararlı bakterileri yok ediyor.
8-İştahı açıyor.
9-Nezleyi yok ediyor.
10-Nefes borusu rahatsızlıklarına, bronşite çok iyi geliyor.
11-Veremlilere sarımsak yemeleri tavsiye ediliyor.
12-Tansiyonu düşürüyor.
13-Ateşi düşürüyor.
14-Bağırsak gazlarını ortadan kaldırıyor.
15-Grip mikrobunu öldürerek vücudu bu hastalığa karşı koruyor.
16-İdrar yollarında taş oluşumunu engelliyor.
17-Kalp adalelerini güçlendiriyor.
18-Kalbi besleyen kroner damarları genişletiyor.
19-Cinsel gücü arttırıyor.
20-İdrar söktürüyor.
21-Vücudu sivrisinek ve haşerelerden koruyor.
22-Safra salgısının salınımını arttırıyor.
23-Kabızlığı önlüyor.
24-Saç Dökülmesini yavaşlatıyor.
25-Sesi güzelleştiriyor.

9 Ağustos 2012 Perşembe

KARPUZ NELER İYİ GELİR

Yaz diyetlerinin de en önemli besini olan karpuzun, az miktarda da olsa barındırdığı 'likopen' maddesi kalbi enfaktüs tehlikesine karşı koruyor.




Karpuz; protein, yağ, karbonhidrat, demir, selüloz, kalsiyum, fosfor, A vitamini, C vitamini ve potasyum içeriyor. C vitamini ve antioksidan özelliği ile çeşitli kanser türlerine karşı etkili olan Beta karoten de içeren karpuz, içerdiği yüksek potasyum ile kalp fonksiyonlarının ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı oluyor.






İyi bir lif kaynağı olduğu için bağırsak hareketlerini düzenleyen ve bağırsak kanserini önlemede de rol oynayan karpuzun çekirdekleri de içinde bulunan Cucurbocitrin adlı madde ile kan basıncını düşürmede ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmede etkili.







Karpuz, yağ ve kolestrol içermediğinden ve kalorisi düşük olduğundan yaz aylarında yapılan diyetlerde tercih ediliyor. Su, madensel tuzlar ve antioksidanlar açısından zengin olan karpuzun vücudu temizleyici özelliği de bulunuyor. Böbrekleri çalıştıran ve idrar söktüren karpuz, böbreklerdeki üre ve ürat tuzlarını temizlemesi nedeniyle kum ve taştan şikayeti olanlara öneriliyor. B ve C vitamini de içeren karpuz, az miktarda da olsa barındırdığı 'likopen' maddesi kalbi enfaktüs tehlikesine karşı koruyor. Karpuzun besin değeri, diğer birçok besinde olduğu gibi kabuğunda saklı. Mümkün olduğunca kırmızı bölümün altındaki beyazımsı kısmı tüketmek gerekiyor.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

5 BURUN SPREYİ TOPLATILIYOR

Sağlık Bakanlığı'nca Avrupa İlaç Ajansı'nın kararı doğrultusunda kemik erimesi tedavisinde kullanılan 5 burun spreyinin tüm partilerinin toplatılması kararlaştırıldı.

Avrupa İlaç Ajansı, uzun süreli kullanımda gelişebilecek risk nedeniyle osteoporoz (kemik erimesi) tedavisinde kullanılan, kalsitonin içeren tüm nazal (burun) spreylerin ruhsatlarının askıya alınması ve piyasadan kaldırılması kararı almıştı.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, bu ajansın uyarısı doğrultusunda şu ürünlerin tüm partilerinin eczane, ecza deposu ve hastane gibi sağlık kurumları düzeyinde 2'inci sınıf B seviyesinde geri çekme işlemi uygulanmasını kararlaştırdı:

-Novartis Sağlık Gıda ve Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.'nin ruhsatına sahip olduğu ''Miacalcic Nazal Sprey 200IU/Püskürtme''

-Yeni İlsan İlaç San ve Tic. AŞ'nin ruhsatına sahip olduğu ''Tonocalcin Nazal Sprey 200IU/Püskürtme''

-Bio-Gen İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin ruhsatına sahip olduğu ''Biocalcin Nazal Sprey 200IU/Püskürtme''

-Sanofi Aventis İlaçları Ltd. Şti.'nin ruhsatına sahip olduğu ''Calsynar Çok Dozlu Nazal Sprey 200IU/Püskürtme''

-Er-kim İlaç San. ve Tic. A.Ş.'nin ruhsatına sahip olduğu ''Nylex Nazal Sprey 200IU/Püskürtme''

28 Temmuz 2012 Cumartesi

TEN RENGİNİ AÇAN MASKE

* 1 yemek kaşığı ıhlamur,
* 1 elmanın suyu,
* 1 tatlı kaşığı saf limon suyu.
Bir su bardağı su kaynatılır ve ıhlamur içerisine atılarak demlendirilir. Sonrasında süzülür. Süzülen suyun içerisine, elma suyu ve limon suyu ilave edilir.
Hazırlanan bu karışım, her akşam cilde sürülür ve yıkamamak şartı ile sabaha kadar ciltte bekletilir.
Hazırlanan bu karışım serin bir yerde muhafaza edilmeli ve her 5 günde bir yenisi hazırlanmalıdır.
Bu karışımın, ara verilmeden 1 ay uygulanması halinde, ten renginizin açıldığını görmeniz mümükün.

21 Temmuz 2012 Cumartesi

ÇAYIN YARARLARI

Gerek deneysel ve gerekse saha çalışmalarının sonuçları, çay bitkisinin kuvvetli antioksidan etkisi nedeniyle kalp ve damar hastalıkları ile çeşitli kanserlerin gelişimini engelleyebileceğini ortaya koyuyor. Araştırmalarda çayın dikkati çeken bir diğer önemli yanı ise “nöroprotektif” etkisi, yani sinirler üzerindeki koruyucu özelliği. Çayın ileri yaşlarda algılama ve demans sorunlarının önlenmesindeki etkisini inceleyen bir araştırma, 55 yaş üzerinde ve herhangi bir demans sorunu bulunmayan 716 Singapurlu gönüllü üzerinde yürütüldü. Araştırmaya katılanlar çay tüketme sıklığı ve tükettikleri çay tipine (yeşil veya siyah çay) göre gruplandırıldı. Çay yerine kahve tüketenler ayrı bir grup olarak alındı. Gruptakilere ayrı ayrı hafıza ve algılama testleri uygulandı, hangi hızla algılayarak işlem yapabildikleri derecelendirildi.




"ÇAYIN YARARI KAFEİNE BAĞLI DEĞİL"



Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, şunları söyledi: “Araştırma sonuçları; günde 1-2 bardak yeşil çay tüketmenin, yaşlılıkta algılama ve düşünme işlevlerindeki azalmayı istatistiksel olarak belirgin derecede önleyebileceğini ortaya koyuyor. Bu gözlemsel sonuç; bunamanın engellenmesi bakımından önemlidir. Araştırmanın bir başka önemli bulgusu da yeşil çaydaki yararın kahve tüketenlerde görülmemesi. Bu da yeşil çayın yararının kafeine bağlı olmadığını, muhtemelen yeşil çayın içerisindeki polifenolik bileşenlerin, özellikle epigallokateşin gallatın etkili olduğunu düşündürüyor.”

3 Temmuz 2012 Salı

ZERDEÇALİN FAYDALARI

Zerdeçal nedir? Zerdeçal nedir sorusunun yanıtı elbette bir bitkidir, ancak, zerdeçal nedir sorusuna daha detaylı yanıt vermek istersek: otsu, ve çok yıllık bir bitki olan zerdeçalın sarı çiçeklerinin bulunduğunu, ve sivri uçlu, büyük yapraklarının bulunduğunu belirtmemiz gerekmektedir.


Zerdeçalın faydaları nelerdir sorusunun yanıtları arasında yer alan zerdeçalın faydalarını ise şu şekilde anlatabiliriz: Zerdeçalın faydaları arasında ilk olarak, midenin kuvvetlendirilmesine gösterdiği katkıyı belirtmemiz gerekmektedir. Zerdeçalın faydaları nelerdir sorusunun yanıtları arasında, sinirlerin uyarılmasına olan katkısından da söz etmek gerekmektedir. Zerdeçalın faydaları arasında, vücuda vermiş olduğu ferahlık, ve rahatlıktan da söz etmek gerekmektedir.

Zerdeçalın faydaları nelerdir sorusunun diğer yanıtları ise, iltihap giderici etkisinin yanında karaciğer hastalıklarını gideren zerdeçalın, verem, ve sarılık problemlerinin giderilmesine de katkıda bulunmasıdır. Zerdeçalın faydaları arasında idrar söktürücü, ve gaz söktürücü etkisinden de söz etmek gerekirken, zerdeçalın faydalarından bir diğerinin de, zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılması olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Zerdeçal aynı zamanda, astım, ve soğuk algınlığı problemlerinde de etkili bir bitkidir.

Zerdeçalın faydalarından yararlanmak isteyenler elbette şu soruyu sormaktadırlar: zerdeçal nasıl kullanılır? Zerdeçal nasıl kullanılmalı? Zerdeçalın faydalarından yararlanmak isteyenlerin, zerdeçalın meyvelerini kullanmalarının gerekliliğini belirtmemiz önem taşımaktadır. Zerdeçal nasıl kullanılır, ve zerdeçal nasıl kullanılmalı sorusunun yanıtını daha net bir şekilde şöyle verebiliriz: zerdeçalın faydalarından yararlanmak için, meyveleri kurutulup toz haline getirilerek baharat şeklinde kullanılabilen zerdeçalın çayının da yapılabileceği unutulmamalıdır

10 Haziran 2012 Pazar

YAZ GÜNEŞİNDEN KORUNMAK İÇİN YAPILACAKLAR

Güneş Işınlarından Hangi Cilt Tipi Nasıl Korunmalı?

Bronzlaşmak sanılanın aksine ‘sağlıklı’ bir cildin değil, UV ışınlarının verdiği tahribata karşı cildin kendini korumaya çalıştığının bir göstergesi. Bir başka deyişle, aslında cildin imdat çığlığı! Güneşin yol açacağı hasarlardan korunmak içinse mutlaka güneş koruyucu kullanmak ve bazı tedbirleri almak Şart! Peki ama hangi cilt tipi nasıl korunmalı?

Güneş ışığı UV-A ve UV-B denen 2 yapısal bileşim içeriyor. UV-A ışınları yeryüzüne gün boyu, UV-B ışınları ise 12:00-14:00 saatleri arasında yoğun olarak ulaşıyor. Özellikle ozon tabakasının delinmesi ve çevre kirliliği sonucu bu ışınların yeryüzüne daha fazla ulaşmaları nedeniyle cildimiz ciddi boyutlarda hasar görüyor. Örneğin UV-A ışınları cildimizin derinlerine inip uzun sürede ciltte derin kırışıklar ve lekeler ile güneş ışığına bağlı alerjiler oluşturuyor. Bazı tansiyon ilaçları ve antibiyotiklerin de alerjiye yol açmalarını kolaylaştırıyor. Öğle saatlerinde yoğunlaşan UV-B ışını ise ani kızarma şeklinde güneş yanığına neden oluyor ve cilt kanserine zemin hazırlıyor. Aşırı güneşlenmenin yıllar içinde yaşlanmayı hızlandırdığını, ciltte kırışıklıklara ve lekelere yol açtığını da unutmamalı. Dolayısıyla güneşten korunmak şart! Dermatoloji Uzmanı Dr. Vildan Şengöz, hangi cilt tipinin nasıl korunması gerektiğini anlattı!

Hangi Cilt Tipi, Nasıl Korunmalı?

Sarışın ve kızıllar: Cilt rengi beyaz ya da açık pembe olan sarışın ve kızıllar genellikle bronzlaşmıyor. Bu cilt tiplerinde korunmasız bir şekilde güneşte kalmak yanıklara yol açıyor ve bunun sonucunda cilt kanseri riski artıyor. Sarışın ve kızıllar vücut için losyon formlarını, yüz içinse kremleri tercih etmeliler. Çünkü sarışınların ciltleri genellikle daha kuru ve hassas oluyor. Losyonlar da sıvı kıvamda oldukları için gözeneklerin tıkanmasını önlüyor ve gövdeye daha kolay uygulanıyor. Sarışın ve kızılların SPF 50 ve üzeri ürünleri kullanmaları gerekiyor. Güneş koruyucular göz çevresine yeterli gelmediği için mutlaka güneş gözlüğü ve geniş kenarlı şapka kullanmalılar. Ayrıca doğrudan güneş altında kalmamaya da dikkat etmeliler. Bunların yanı sıra yüz, boyun ve el gibi açıkta kalan yerlerine sadece yaz aylarında değil, her mevsim koruyucu sürmeyi alışkanlık haline getirmeliler.

Kumrallar: Hafif bronzlaşma oluşabilen bu cilt tipleri de genellikle güneşe karşı duyarlı oluyor. Dolayısıyla uzun süre güneşlendikleri takdirde yanıklar ortaya çıkıyor. Kumralların ciltleri sarışınlara nazaran biraz daha güçlü olduğu için SPF 30 ürünlerini kullanabilirler. Ayrıca güneşe karşı hassaslaştıran antibiyotik, romatizma veya doğum kontrol hapları gibi ilaç kullanıyorlarsa daha da dikkatli olmaları gerekiyor.

Esmerler: SPF 15 civarı ürünler bu cilt tipi için yeterli geliyor. Ancak esmerler de koyu ten rengine sahip oldukları halde, tıpkı diğer cilt tiplerindeki gibi özellikle öğle saatlerinde güneşten kaçınmalılar. Ciltleri kuru ise krem, yağlı ise losyon ve sprey formunda ürün kullanabilirler. Hem uygulanması kolay, hem de ciltteki gözenekleri tıkamadığı için su bazlı ürünleri tercih etmeliler.

Bunlari Yapmadan Güneşe Çikmayin!

• Şemsiye altında veya gölgede bulunmanız sizi UV ışınlarından korumuyor. Gölgede bile güneşten koruyucu ürün kullanmayı asla ihmal etmeyin.

• Yüksek faktörlü ürün cildinizi yüzde 100 oranında koruyamaz. Bu nedenle tüm gününüzü bir kez sürdüğünüz koruyucu bir ürünle geçirmeniz doğru değil. Güneş koruyucu ürünü her 2 saatte bir tekrar sürmeli, suyla temas ettiğiniz takdirde ise bu zamanı dikkate almadan işlemi yinelemelisiniz.

• Güneşe çıkarken geniş kenarlı şapka takmayı ve gözlük kullanmayı ihmal etmeyin. Kıyafetlerinizin de sık dokunmuş yapıda olmasına dikkat edin.

• Güneşte leke oluşması riskine karşı parfüm gibi alkollü ürünleri cildinize sürmeyin.

• Ürünü cilt tipinize uygun olarak seçin. Vücudunuz için losyon veya sprey formlarını, yüzünüz içinse krem formlarının seçin. Ayrıca cildiniz yağlı ise gözenekleri tıkamasın diye su bazlı kuru ve alerjik ise hassas ciltler için hazırlanmış ürünleri tercih edin.

• Etkisini gösterebilmesi için ürünü cildinize dışarıya çıkmadan 20 dakika önce yedirin. Yüze ve gövdeye eşit şekilde dağıtarak bolca uygulayın.

• Kozmetik ve sinek kovucu gibi başka ürünler de kullanacaksanız alta güneş koruyucu sürüp, koruyucu ürünü 10 dakika sonra uygulayın.

• Güneş koruyucu ürünleri, eğer güneş altında kalmışlarsa her yıl yenileyin ve kıvamı bozulanları kullanmayın.

• Hamileyseniz çinkooksit ve titanyum dioksit içeren, en az SPF 30 ve üzeri olan fiziksel koruyucuları tercih edin. Çocuklarınıza ise ciltleri daha hassas olduğu için SPF 50 ve üzeri ürünleri uygulayın.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

CROHN NEDİR VE TEDAVİSİ

Crohn, sindirim sistemini oluşturan yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsaklardaki bir veya birkaç bölümü tutabilen, tutulan bölümde kalınlaşma ve ülserler oluşturan bir hastalık.




Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Erdal Kaleli, Crohn hastalığının kronik bağırsak hastalıklarından biri olduğunu söyledi ve hastalık hakkında şu bilgileri verdi: “Bağırsaktaki kalınlaşma bu bölgelerde darlıkların oluşmasına yol açabilir. Hastalıklı bölgeler birkaç santimetre uzunlukta olabileceği gibi bir metreyi aşan uzunlukta da olabilir. Hastalık en çok ileum denilen ince bağırsakların son kısmını tutmaktadır. Kalın bağırsak ve anüs bölgesi de sıklıkla tutulabilmektedir. Anüs bölgesinde fissür denilen çatlaklar ve fistül olarak isimlendirilen iltihabın aktığı delikler bulunabilir. Çok sayıda ve yoğun araştırmalara karşın Crohn hastalığının nedeni halen bilinmemektedir. Bulaşıcı hastalık değildir, hastalıklı kişiden sağlam kişiye geçmemektedir. Ancak virüs veya bakteri türü bir infeksiyöz ajanın, kişinin savunma mekanizmalarındaki yatkınlık durumlarına bağlı olarak hastalık oluşumunda rol oynadığı düşünülmektedir.”



Kaleli, hastalığın her yaş grubunda görülebildiğini ancak sıklıkla 16-40 yaş arasında görüldüğünü söyledi, “Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika ikliminde yaşayanlarda sık görülür. Kadınları ve erkekleri eşit etkiler” dedi.



GÖZLERİ DE ETKİLİYOR

Crohn hastalarının bir kısmında gözler, cilt, ağız ve eklemlerle ilişkili yakınmalar, bulgular olabilir. Daha nadiren ayak bileği yakınında ülserler oluşabilir. Ağızda aft, eklemlerde, en sık olarak da dizlerde ağrılı şişmeler Crohn hastalığının aktif dönemlerine eşlik edebilir. Bazen şişlik olmadan da eklem ağrılarından yakınılabilir. Kalça ve omurga eklemlerinde hastalık aktif dönemde olmasa bile ağrılar olabilir.



CROHN HASTALIĞININ NEDENLERİ

Çok sayıda araştırmaya rağmen Crohn hastalığının nedeninin bilinmediğini belirten Dr. Kaleli, “Bulaşıcı hastalık değildir, hastalıklı kişiden sağlam kişiye geçmemektedir. Ancak virüs veya bakteri türü bir infeksiyöz ajanın, kişinin savunma mekanizmalarındaki yatkınlık durumlarına bağlı olarak hastalık oluşumunda rol oynadığı düşünülmektedir” ifadesini kullandı.



BAŞKA HASTALIKLARLA KARIŞTIRILIYOR

Hastalığın sıklıkla ülseratif kolitle karıştırıldığını hatırlatan Kaleli, “Ayrıca kalın bağırsak kanserleri de Crohn hastalığındaki bulgulara benzer bulgular verir. Bazı durumlarda ayırt edilmesi zor olabilir. Spastik kolon ya da irritabl kolon denilen fonksiyonel bağırsak hastalıkları ile karışabilir, ancak ayırt edilmeleri zor değildir” dedi.



TEDAVİSİNDE NE YAPILIR?

“Hastaların, Crohn hastalığının tam tedavisinin mümkün olmadığını bilmeleri gerekir. Hastalığın önlenmesinde ya da tedavisinde özel bir diyet yoktur” diyen Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Erdal Kaleli, tedavi süreci hakkında ise şunları söyledi: “Bazı hastalar süt, baharatlı yiyecekler, alkol ve posalı gıdalar ile rahatsızlıklarının arttığından bahsederler. Ancak bu durum bütün hastalar için geçerli değildir. Şikayetleri arttıran yiyeceklerden uzak durmak belirtileri azaltmak için faydalı olabilir. Yüksek miktarlarda alınan vitaminlerin de bir faydası yoktur hatta zararlı bile olabilir. Şiddetli vakalarda ilaç tedavisine ek olarak bağırsakları istirahata almak gerekir. Bu tip vakalarda tedavi hastanede yatarken planlanmalıdır. Hastalara özel sindirimi kolay diyet (elemental diyet) veya damardan besin maddeleri verilir."

Dr. Kaleli, gerekli durumlarda ameliyatın da tedavi seçenekleri arasında olduğunu sözlerine ekledi.

REFLÜNÜN BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Hamilelikte en sık yaşanan rahatsızlıklardan biri de reflü... Kadın Hastalıkları Uzmanı Timur Uğurlu, "Reflüsü olan gebe, doktora danışıp ilaç almalı; yoksa düşük yapabilir" diyor.




Birçok anne adayı hamilelik döneminde mide yanmasından ve ağza acı su gelmesinden şikayet eder. Genellikle bu mide yanmalarının nedeni reflüdür. Medical Park Antalya Hastanesi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Timur Uğurlu; reflünün belirtileri ve tedavisiyle ilgili ayrıntıları Bebeğim ve Biz dergisine anlattı.



BELİRTİSİ NEDİR?

Hamilelik döneminde en sık rastlanan şikayetler arasında yer alan reflü; göğüste yanma ve ekşime hissi olarak ortaya çıkar. Ağızda acı bir tat oluşurken, koku da hissedilir.

Tok karnına yatıldığında geceleri rahatsız eden şişlikler, gaz ve boğulma hissi oluşabilir. Bazen kalpte çarpıntı hissetmek bile mümkündür.

Midedeki asit; ne kadar çok yemek borusundan yukarıya çıkıyorsa yanma hissi o kadar çok olur.



NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Öncelikle hamilelerin doktora danışmadan ilaç almaması gerekir. Bilinçsizce alınan bazı ilaçlar; düşük riskine neden olabilir.

Tedavide temel amaç, bebek için risk oluşturmadan anneyi rahatlatabilmektir. Bu yüzden hamile olmayan insanların kullandığı ilaçlar, hamilelik döneminde asla kullanılmamalıdır.

Reflü ile ilgili şikayeti olan hamilelerde yanmanın şiddetine göre tedavi önerilir.

Hafif şikayeti olanlar ilaç kullanmadan, doktorun verdiği diyet programıyla tedavi olabilir. Yani reflü, ilaç kullanmadan önlem alınarak da azaltılabilir.

Son öğünün, az olması ve yatmadan en az 2-3 saat önce yemek yenmesi gerekir.



BUNLARA DİKKAT EDİN!

Seyrek ve çok yemek yerine, az miktarda sık yemek yiyin.

Yemekleri çok çiğnemeye özen gösterin.

Kafeinli içecekleri tüketmemeye dikkat edin.

Dik oturmaya çalışın.

Rahat kıyafetler giyin.

Yatmadan önce hafif yiyecekler tüketin.

Çikolatadan, meyve sularından ve baharatlı yiyeceklerden uzak durun.

Alkol kullanmamaya çalışın.

DİYABETE KESİN ÇÖZÜM

Diyabet sonucu ve diğer nedenlerle oluşan kronik yaralarda iyileşmeyi hızlandıran yeni bir ilaç, yıllarca süren deneysel araştırma aşamasını başarıyla geçerek klinik deneme aşaması için hazır hale geldi.






İsveç'in Umea Üniversitesi Tıp Kimyası ve Biyofizik Bölümü bilim adamlarının, plazmojen adlı proteinin, iltihabi reaksiyonu başlatmak suretiyle yaralarda iyileşmeyi harekete geçiren ve hızlandıran kilit bir düzenleyici olduğunu gösteren araştırma, haftalık tıp dergisi Blood'da yayımlandı.



Bilim dünyasında çok iyi bilinen bir protein olan plazmojen, karaciğerde üretiliyor ve tüm vücut sıvılarında bulunuyor.



Plazmojenin vücutta oynadığı rolü yeniden değerlendiren araştırmacılar, bu proteinin yaralar ve yaraların çevresinde yoğunlaşmasının, yaraların iyileşmesi için gerekli olan iltihabi reaksiyonun başladığının önemli bir işareti olduğunu ortaya koydu.



Diyabet sonucu ortaya çıkan yaralarda ise plazmojenin aynı şekilde çoğalmadığını gözlemleyen araştırmacılar, yaralarının çevresine plazmojen enjekte edilen diyabetli farelerde iyileşme sürecinin derhal başladığını ve yaraların tamamen iyileştiğini gözlemledi.



Daha geniş çaplı plazmojen üretimi için bir hücre çizgisi geliştirdiklerini belirten araştırmacılar, vücut tarafından üretildiği için hiçbir yan etkisinin bulunmayacağı varsayılan bu proteinin klinik denemelerine yakın bir zamanda başlayacaklarını kaydetti.



Tıp dergisinde yer alan araştırmanın yazı kurulunda yer alan Prof. Tor Ny, Science Daily gazetesinde dün yayımlanan açıklamasında, ''Bugün ihtiyaç duyulan ilacı geliştirecek bilgiye sahibiz. Klinik öncesi araştırmanın büyük bir kısmı tamamlandı ve klinik denemeye ilişkin bir program için Tıp Ürünü Kurumu ile görüşmelerde bulunduk'' dedi.



Diyabet sonucu ortaya çıkan yaralar, en ciddi kronik yaralar arasında yer alıyor ve dünyada her yıl milyonlarca kişiyi etkiliyor. Dünyada bulunan 350 milyon kadar diyabet hastasının büyük bir bölümünde ayak ülserleri ortaya çıkıyor ve sonuçta milyonlarca kişinin bu nedenle ayakları tıbbi müdahale ile kesilmek zorunda kalıyor.



Hiçbir etkili ilaç tedavisi bulunmayan diyabet sonucu ortaya çıkan kronik yaralarda şu an için kompres ve bandajla yapılan klasik yara tedavisi uygulanıyor.



-Plazmojenin başka faydaları da var-



Başlangıçta diyabet sonucu ortaya çıkan kronik yaralara odaklanan İsveçli bilim adamları, araştırmalarını derinleştirdiklerinde plazmojenin, diğer tipteki yaralar üzerinde de etkili olma potansiyeli taşıdığını saptadı.



Araştırmacılar, kulak zarı delinmeleri ve diş çukuru ve diş kökü örtüsü arasındaki zar iltihabı olan periodontit gibi diğer tipteki yaralar üzerinde etkili olma potansiyeli taşıyan plazmojenin, metisiline dirençli staphylococcus aereus (MRSA) bakterisiyle mücadelede de etkili olduğunun görüldüğünü belirtti

22 Mayıs 2012 Salı

TIRNAK BATMASI TEDAVİSİ

Tırnak sağlığımızda ayak sağlığımızın önemli bir parçasıdır. Son derece acı veren tırnak batıkları yaşam kalitemizi önemli ölçüde etkiler. En çok ayak başparmaklarda olmakla beraber tüm tırnaklarda batık ge...lişebilir. Tırnak batıkları; ayak tırnağının kendi özel yapısından kaynaklanabileceği gibi sivri uçlu ayakkabılar giyinmek, tırnak mantarı gibi bazı tırnak hastalıklarının tırnakta oluşturduğu şekil bozuklukları, tırnakta kalınlaşmalar, tırnakların hatalı ve çok dibinden kesilmesi, travmalar, gebelik dönemi batık gelişmesinin sebepleri arasındadır.


Tırnak batıkları oldukça ağrılıdır. Hastanın günlük yaşantısının hareketliliğini, iş yaşamını dahi etkileyebilir. Gelişen bu ağrının yanısıra; batık tırnaklarda kolayca enfeksiyon gelişip daha ciddi sorunlara da yol açabilir.

Batık tırnaklar özellikle kadınlarda ağrının yanısıra; estetik görünümü de bozduğu için istedikleri ayakkabıyı giyinmelerine engel olur. Bu durumda hastaların ilk başvurusu genelikle kuaförlerdir. Pedikürle batık tırnağın bası yapan kısmı kesilerek geçici olarak ağrı dindirilir. Ardından çeşitli merkezlerde uygulanan ılık kompresler, pamuk veya tel sistemi ile yatağın genişletilmeye çalışılması ile çözüm aranır. Ancak tırnağın yumuşak dokuya batmasındaki temel sebep olan tırnağı uzatan kök ordan uzaklaştırılmadıkça yapılan tüm geçici işlemler sonuç vermeyecektir.

Bu hastalara yapılan önemli bir yanlış ise tırnağın bütün olarak çekilmesidir. Bütün olarak çekilen tırnak ne yazıkki aynı şekilde geri çıkacaktır.

Kesin çözüm; son derece basit ve efektiftir. Sadece batık olan kısımın çıkarılması ile sorun çözümlenir. Batık olan kısım lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra tırnak yatağı ile birlikte ince bir şerit halinde çıkarılır. Sadece batığı oluşturan ve onu uzatan yatak yani kök kısım törpülenerek yeniden batık tırnak oluşması da önlenmiş olur.

Son derece efektif olan bu işlemle batık tırnak tedavi edilir. İşlem çok kısa sürede tamamlanır; işlem sonrasında herhangi bir istirahat dönemi gerekli değildir, aksine hasta batık olan kısım artık çıkarıldığı için rahatlamıştır ve hemen günlük yaşamına ve iş hayatına dönebilir. Enfeksiyon gelişim riskini önlemek için gerek görülürse kısa süreli sistemik antibiyotik veya topikal olarak uygulanabilecek kremlerle tedavi tamamlanmış, hasta sağlığına kavuşmuş olur.

KALBE İYİ GELEN BESİNLER

1-MAYDANOZ ÖDEM SÖKÜCÜ


2-OMEGA 3 İÇEREN BESİNLER: SOMON BALIĞI, SARDALYA, KETEN TOHUMU, SEMİZOTU, CEVİZ, BARBUNYA

3-ANTİOKSİDAN İÇEREN BESİNLER: BÖĞÜRTLEN, DUT, YEŞİL ÇAY, BROKOLİ, KARNI BAHAR, ÇİLEK, KARP...UZ, VİŞNE V.B

20 Mayıs 2012 Pazar

SAÇKIRANA ACI BİBER KÜRÜ

* 2 tane acı kırmızı biber
* 200 gr. zeytinyağı
* 200 gr. saf alkol
Biberleri doğrayın ve cam bir kavanoza koyun. Üzerine zeytinyağı ve saf alkolü koyup ağzını kapatın. Siyah bir poşete sarıp, ılık ve ışık görmeyen bir yerde 10 gün bekletin. 10 gün sonra süzün. Bir pamuğun üzerine, 1çorba kaşığı kadar bu karışımdan koyun ve saç veya kıl kaybı oluşmuş bölgeye sürün. 30 dakika bekletin ve şampuanınızla yıkayın.
Bu kürü haftada 1-2 sefer uygulayın.
Suna Dumankaya, bu kürün, çok etkili olduğunu ve saçların dökülmesine de iyi geldiğini, ayrıca, belirtiyor

GREYFURTUN FAYDALARI

Vatani Çin ve Hindistan olan, fakat bugün birçok çesit ve kültür formlarıyla bütün subtropikal memleketlerde yetiştirilen, yaprak dökmeyen, uçucu yağ taşıyan küçük ağaçlar. Yaprakları derimsidir.Çiçekler, beyazımsı renkli, meyveleri büyük, toparlak yassı, açık sari renkli, ince kabuklu, bol usârelidir.Meyvelerinin çekirdekli ve çekirdeksiz cinsleri bulunur. Meyve dilimlerinin kabukları soyulunca acılık kalmaz, rahatlıkla yenebilir.Kızmemesi veya altıntop gibi isimlerle de tanınır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Güney, Güneybatı, Kuzeydoğu Anadolu’da yetiştirilir.
Faydaları: C vitamini bakımından zengindir. Meyve kabuklarından marmelat yapilir. Karaciğerin normal çalışmasını sağlar. Hazmı kolaylaştırır. Vücuda biriken suyu ve zehirli atıkları atar. Kani temizler. Bedeni ve zihni yorgunlukları giderir. Akciğer ve göğüs hastalıklarında faydalıdır

ARDIÇ YAĞI KANSERE UMUT OLACAK MI ?

Kütahya da iki lise öğrencisi, farelerden alınan kanserli hücrelerde deneyler yaparak, ardıç yağının meme kanseri hücrelerini yok ettiği sonucuna ulaştı.

Özel Konuralp Fen ve Anadolu Lisesi 9 uncu sınıf öğrencileri Dilara Rabia Altıkat ve Hatice Kübra Saraoğlu, Biyoloji Öğretmeni Mehmet Ali Akyol danışmanlığında “Ardıç, Kantaron ve Çörek Otu Yağlarının Albino Mouse 4T1 Meme Kanseri Hücreleri Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi” konulu proje hazırlayarak, çeşitli proje yarışmalarına katıldı.



Söz konusu proje, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu nun (TÜBİTAK) düzenlediği yarışmada Bursa da yapılan bölge elemelerinde sergilenmeye değer görülürken, özel bir okulun organize edilen 20. INEPO Çevre Proje Olimpiyatı nda ise çevre ve sağlık kategorisinde ikinciliği elde etti.

Altıkat, yaptığı açıklamada, projeyi, çağın yaygın hastalıklarında biri olan meme kanserine hem doğal hem de ekonomik çözüm bulma düşüncesiyle oluşturduklarını bildirdi.



Kanserin ölüm nedenleri arasında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada geldiğini belirten Altıkat, “Ülkemizde yılda en az 20 bin kişiye meme kanseri teşhisi konulmaktadır. Bu yüzden geleneksel tıpta tedavi amacıyla kullanılan bitkisel uçucu ve sabit yağların meme kanseri hücreleri üzerindeki etkilerini araştırdık” dedi.



Çörek Otu Ve Kantaronda 3 te 2 Oranında Başarı Sağlandı



Saraoğlu da ardıç, kantaron ve çörek otu yağlarının meme kanseri hücresi üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Laboratuvarı nda deneyler yaptıklarını anlattı.



Deneylerde, farelerden alınan Albino Mouse 4T1 meme kanseri hücrelerle ardıç, kantaron ve çörek otu yağlarını kullandıklarını ifade eden Saraoğlu, şöyle konuştu:

“4 ayrı petri kabına, biri kontrol olmak üzere sırasıyla ardıç, çörek otu ve kantaron yağlarını ekledik ve 21 saat sonunda incelemeler yaptık. Yağların kanser hücreleri üzerinde etkili olup olmadığını, etkiliyse hangi oranda etkili olduğu kaydettik. Elde ettiğimiz sonuçlara göre, kontrol grubundaki hücrelere oranla ardıç yağı eklenen petri kabında canlı hücreye rastlamadık. Yani ardıç yağı eklenen hücre grubunda artış meydana gelmediği gibi, tüm canlı hücreleri de öldürdü. Çörek otu yağı ve kantaron yağı eklenen petri kabındaki hücrelerin ise 3 te 2 sinin yok olduğunu gözlemledik.”



Saraoğlu, fare meme kanseri hücrelerinin fizyolojik ve anatomik özellikleri bakımından insan meme kanseriyle büyük benzerlikler gösterdiğine dikkati çekerek, hücreler laboratuvar ortamında hızla çoğaldığı için kolaylıkla inceleyebildiklerini kaydetti.



Bu çalışmayla özellikle ardıç yağının onkolojik tedavi edici özelliği olduğunu kanıtladıklarını söyleyen Saraoğlu, klinik çalışmaların ayrı bir proje olarak sürdürülebileceğini sözlerine ekledi.



Akyol ise çok pahalı olan kanser tedavisinin bu yöntemle gelecekte ucuzlayabileceğini dile getirdi.

15 Mayıs 2012 Salı

BRONZLAŞTIRAN BESİN MADDELERİ

C VİTAMİNİ KAYNAKLARI:




Çilek, biber, domates ve teredir.



BETA-KAROTEN KAYNAKLARI:



Mango, kayısı, kavun, karpuz, havuç, şeftali ve teredir.



A VİTAMİNİ KAYNAKLARI:



Ciğer, yumurta sarısı, yağlı balıklar, tereyağı ve peynirlerdir. Ancak bu besinlerin tüketiminin abartılmaması da gerekmektedir.



E VİTAMİNİ KAYNAKLARI:



Çerezler, taze sebzeler ve nebati (özellikle mısır ve ay çiçek) yağlardır. Bu yağları düzenli olarak yemek ve salatalarınızda tüketin.



SELENYUM KAYNAKLARI:



Kabuklular, deniz mahsulleri, balıklar, mantarlar, tahıllar, sarımsak ve soğandır.

SUSAMIN YARARLARI

Salatalarınıza, çorbalarınıza susam ekleyin çünkü bu küçük tohumlar, içeriğindeki E vitamini sayesinde östrojen seviyenizi stabilize ederek adet dönemlerinde migren ağrısı çekmenizi önlüyor. Susam, kan dolaşımını düzenlemesinin yanı sıra içeriğindeki magnezyum sayesinde de baş ağrısından korunmanızı sağlıyor.


ACI BAHARATLAR BAŞAĞRISINA İYİ GELİYOR

Baharatlı yiyecekler, baş ağrısından daha hızlı kurtulmanızı sağlıyor. Ağrınız özellikle sinüs tıkanıklığına dayanıyorsa baharatlı yiyecekler tıkanıklığı açmaya yardımcı oluyor, unutmayın hava yolları açılınca baş ağrısına neden olan basınç da ortadan kalkıyor.


9 Mayıs 2012 Çarşamba

ENGİNARIN FAYDALARI

• Karaciğeri korur, karaciğer hastalıklarının daha çabuk iyileşmesini sağlar
• Böbrek ve bağırsakların düzenliçalışmasına yardımcı olur.
• Sindirimi kolaylaştırır.
• Kandaki şeker oranını ayarlar, kolestrolü düşürür.
• Vücuda dinçlik verir
• Kalp sağlığı için faydalıdır
• İshali keser
• Kanı temizler

7 Mayıs 2012 Pazartesi

SİVİLCELERDEN KURTULUN

Sivilce ve cilt lekeleri ile mücadelede size yardımcı olacak maske için; 1 çorba kaşığı domates suyu, 1 çorba kaşığı beyaz kil ve 2 damla jojoba yağı gerekli. Tüm malzemeyi karıştırıp göz ve dudak çevreniz haricinde yüzünüze sürün ve yaklaşık 20 dakika bekletin. Ilık su ile cildinizi temizleyin.






26 Nisan 2012 Perşembe

KALBİNİZİ KORUYUN

Günlük toplam yağ tüketiminizi azaltın. Ancak, bitkisel sıvı yağlardan zengin bir tablo ile kolesterol düşüşü sağlanır.




Haftada 3 gün kırmızı et 4 gün beyaz et tüketin. Ancak et miktarlarına ve pişirme şekline mutlak dikkat edin.



Günlük peynir süt, yoğurt tüketiminize mutlaka dikkat edin. Peynir süt ve yoğurdu az yağlı olan gıdalardan seçin.



Yumurtayı haftada 1-2 kez yiyin. Pişirme şekli olarak haşlama, yağsız tavada omlet olarak belirleyin.



Meyve ve sebze gibi antioksidanlar yönünden zengin besinleri bol tüketin. Bu meyve ve sebzeleri kabukları ile yenilenleri mutlaka kabuklu olarak tüketin. (Bu ürünleri pestisitlerden arındırmak amacıyla mutlaka iyi yıkamak gerekir.)

23 Nisan 2012 Pazartesi

ELMANIN FAYDALARI

Elma uzmanlar tarafından sağlıklı yaşamaya önem veren kişilerin yanından eksik etmeyeceği meyveler arasında gösteriliyor. Organik asitler, fosfor, sodanın yanı sıra, A, B1, B2, C, E vitaminleri bulunan elma, taze meyve, meyve suyu ve sirke olarak kullanılabiliyor

Çiğ elma kabuğu da yenildiğinde vücuttaki ürik asit oranını azaltırken, çiğ elma içerdiği organik asitler, soda ve fosfor yardımı ile beyin, karaciğer ve mideyi olumlu etkiliyor. Pişmiş elma ile yapılan hoşaf türü yiyecekler rahatlatıcı olurken kabızlık sorununu da giderebiliyor.

Taze elma suyu ile yıkanan kırışık ve pörsük deriler canlılık ve tazelik kazanıyor. Ayrıca deri döküntülerine, böbrek, karaciğer rahatsızlıkları, damar sertliği, egzama ve romatizma hastalıklarına karşı da başarıyla kullanılabilen elmanın suyu, soğuk algınlığı, öksürük, ses kısıklığı, yüksek ateş ve iltihaplı hastalıklara çok iyi geliyor

Elma sirkesi de, doğal bir yaşam iksiri olarak kabul ediliyor. Elma sirkesi, vücudu genel anlamda güçlendiriyor, çeşitli hastalık belirtilerini hafifletiyor ve cilt bakımı için kullanılabiliyor.

19 Nisan 2012 Perşembe

CEVİZİN YARARLARI

Yüksek oranda lif, protein, tekli - çoklu doymamış yağ ve flavonoid gibi önemli besin öğelerini içeren cevizin faydaları saymakla bitmiyor. Cevizin içeriğinde bulunan posa ve magnezyum, diyabetli bireylerde insülin ve glikoz düzeylerinin de...ngelenmesinde de yardımcı olur. Akciğerlerden dokulara oksijen taşınmasına yardımcı olan ve kansızlığı önleyen demir açısından zengindir. Sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gereken potasyumu da fazlaca içeren bir besindir. Antioksidan özelliğinden dolayı kanser, alzhemier gibi hastalıklardan koruyucu özelliğe sahiptir.


14 Nisan 2012 Cumartesi

KURU CİLT MASKESİ

Kuru bir cilde sahipseniz; eşit miktarda kaymak ve salatalık suyunu karıştırıp cildinize sürün. Yaklaşık yarım saat bekleyin ve temizleyin. Haftada bir defa uygulayabilirsiniz.

YAĞLI CİLTLERE MASKE

Yağlı bir cilde sahipseniz; eşit miktarda un, bal ve kaymağı karıştırın. Elde ettiğiniz karışımı birkaç gün boyunca yüzünüze uygulayın. Bu maske ile cildinizin yağ dengesini sağlamış olursunuz

YORGUNLUK ATAN MASKE

Cildinizdeki yorgun ifadeyi yok etmek, parlak ve taze bir görünüme kavuşmak için; bir patatesin suyunu, bir çay kaşığı ılık sütü, bir çay kaşığı kaymağı ve bir çay kaşığı balı karıştırıp yüzünüze ve boyunuza sürün. Yaklaşık 20 dakika bekletip ılık su ile yıkayın. Cildinizdeki değişimi hemen fark edeceksiniz

12 Nisan 2012 Perşembe

YEŞİLÇAYIN FAYDALARI

Yeşilçay; içerdiği katesin metabolizmayı ve karaciğerin yaktığı yağ oranını hızlandırıyor. Günde 2-3 bardak yeşil çay içebilirsiniz

KURUYEMİŞLERİN FAYDALARI

Ceviz, badem ve fındık insulin direncini artırıyor. İçerdiği iyi yağlar, lif ve protein kilo vermeye yardımcı oluyor. Yüksek lif oranları sayesinde bağırsak hareketlerini de artırıyorlar. Günde 10 adet fındık, 6-8 adet badem veya 2 adet ceviz tüketmek yeterlidir

KETEN TOHUMUNUN FAYDALARI

Keten tohumu, menopoz sonrası kadınlarda vücut yağlarının ve kilolarının azalmasını sağlıyor. Her gün kahvaltılık tahılınıza, yoğurdunuza ya da salata sosunuza bir yemek kaşığı keten tohumu ekleyebilirsiniz

8 Nisan 2012 Pazar

BAHAR YORGUNLUĞUNDAN KORUNMAK



SU TÜKETİMİNİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİN


ALKOL TÜKETİMİNİ SINIRLAYIN


KAFEİNİ KONTROL ALTINDA TUTUN



YETERLİ VE DÜZENLİ C VİTAMİNİ ALIN



DÜZENLİ UYUYUN



FİZİKSEL AKTİVİTENİZİ ARTTIRIN



5 Nisan 2012 Perşembe

ALCAİNE GÖZ DAMLASI YASAKLANDI

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığı’ndan Türk Eczacıları Birliği’ne (TEB) gönderilen yazıda 'Alcaine yüzde 0,5 Oftalmik Çözelti' adlı göz damlasının gözde geri dönüşü olmayan önemli hasarlara hatta kornea nakli gerektirecek hasarlara neden olabileceği belirtildi.

TARÇIN VE FAYDALARI

Vatanı Güney ve Güneydoğu Asya olan, yaprak dökmeyen aromatik kokulu bir ağaçtır. M.Ö. 3000 Çinliler tarafından kullanılıyordu. 18.yy’a kadar çok pahalı bir baharattı

Tarçın baharatı, ağacının gövde ve dal kabuklarının dış kısmını sıyırdıktan sonra kalan iç kabuğun kurutulup öğütülmesiyle elde edilir. Ayrıca kabuklarının iç içe konularak rulo gibi kıvrılmasıyla da çubuk tarçın elde edilir. Kokusu keskin ve tadı tatlımsı yakıcıdır.

Mide ve bağırsak gazlarını gideriri, ishali engeller, sindirimi kolaylaştırır, kandaki kolesterol miktarını azaltır ve vücut direncini arttırır.

Yapılan bir araştırmada, 1 aydan fazla süre günde yarım çay kaşığı tarçın tüketen kişilerin kan şekeri seviyelerinin düzen girdiği görülmüş. Tarçın insülin gibi etki ederek, hücrelerin glikoz tüketimini arttırıyor

Laboratuarda yapılan deneylerden sonra, tarçının etkisini, Pakistan’da yaşayan 2.tip şeker hastası 60 kişinin üzerinde test etmişler. %20 oranında daha düşük şeker oranlarına rastlanmış. Bu yüzden günde 6 gram tarçını şeker hastalarının tüketmesi öneriliyor.


Yulaf ezmesi veya müsliye, kreplere, sütlü tatlıların üstüne tarçın ekleyebilirsiniz. Ayrıca salep, çay ve kahveyle de tüketebilirsiniz.

Kek, büsküvi gibi pek çok hamur işinde mükemmel lezzeti yakalayan tarçını kullanırken, dilerseniz tatlandırıcıyla birlikte tüketebilirsiniz. Böylece şeker hastalarının gönül rahatlığıyla yiyebileceği tatlılar yapmış olursunuz

Her gün kullanılan bal ve tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virüs saldırılarına karşı korur

El ve ayaklardaki titremeleri ve damar tıkanıklığını önler. Mide rahatsızlıklarına ve karın ağrılarına iyi gelir. Bağırsak kurtlarının dökülmesine ve bağırsak iltihaplarının iyileşmesine yardımcı olur. Cinsel isteği arttırır. Soğuk algınlığı ve nezleye karşı yararlıdır.

BEL AĞRISINDAN KURTULMANIN YOLLARI

Uzun süre aynı pozisyonda kalmak, bel ağrınızı tetikler. Günlük hayatta bel mekaniğine uygun olmayan yanlış hareketler yapmayın.

Sert ve ortopedik yatakları tercih edin. Bel ağrısı tedavisinde eskiden tahta üzerinde veya yerde yatırırlardı ancak bunların artık modası geçti. Uzmanlar sert ve ortopedik yatakları tavsiye ediyor.

Şişmanlık sadece estetik bir sorun değildir. Bir an önce kilo verin ve belinize binen yükten kurtulun

Her gün yapılacak egzersizlerle bel fıtığından korunabilirsiniz. Haftada 3-4 defa yürüyün ve bisiklet, yüzme ve tenis gibi sporlar yapın.

Emniyet kemeri sadece trafikte hayat kurtarmıyor. Gün içinde yapılan ani frenler sebebiyle maruz kalacağınız bel ve boyun bölgesindeki travmalara karşı korunma sağlıyor

Ne ilgisi var demeyin, sigara bele de zarar veriyor. Bel bölgesine giden damarlarda tıkanıklık oluştuğundan disklerde harabiyet daha hızlı oluyor

Gerilim ve stres de bel ağrısını kronikleştiren etkilerdendir. Ekonomik, psikolojik ve sosyal sorunların bel ağrısını arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Meditasyon ve diğer seçeneklerle stresten arınmayı öğrenin.




Yağlı ve fazla protein içeren bir beslenme yerine, tahıl ürünleri, sebze ve meyve, balık gibi baz içeren gıdalar tüketin.




2 Nisan 2012 Pazartesi

MUZUN YARALARI

Kuru saçları canlandırmak istiyorsanız bir muzu ezin ve saçlarınıza sürün biraz bekledikten sonra durulayın, farkı göreceksiniz

1 Nisan 2012 Pazar

YABANİ ELMANIN FAYDALARI

Eksi elma (yabani elma) : Gülgillerden; ormanlarda yetisen bir agacin meyvesidir. Meyveleri küçük ve çok eksidir. Çiçekleri, açik pembedir.
Faydasi : Mide ve bagirsaklardaki gazi bosaltir. Buralardaki iltihaplari giderir.

EĞRELTİ OTUNUN FAYDALARI

Egreltiotu (nepkrodium filixmas) : Egreltiotugillerden; kumlu yerlerde yetisen bir cins bitkidir. Çok çesidi vardir. Boyu 120 cm. kadardir. Kökü kalindir. Disi siyahi, içi beyazdir. Zehirlidir. Tavsiye edilen miktari asmamak gerekir. Hekimlikte erkek egreltiotu kullanilir. Gebeler ve kansizlar kullanamaz.
Faydasi : Bagirsak solucanlari ve tenyalari düsürür. Memeli basur ve variste de faydalidir.

EĞİROTUNUN FAYDALARI

Egirotu (azakeyeri) : Yilanyastigigiller familyasindan; akarsu kiyilari ve batakliklarda yetisen 60-70 cm. boyunda bir otsu bitkidir. Meyveleri yesilimsi renktedir. Çiçekleri, siyahimsi-erguvani renklidir. Tadi mayhostur.
Faydasi : Istahi açar, mide ve bagirsak gazlarini giderir. Mide eksimesini geçirir. Mide ülserini iyilestirir. Idrar ve adet söktürür. Disetlerini kuvvetlendirir. Ter söktürür, atesi düsürür ve agrilari dindirir. Kusturur, aksirtir. Sinirleri yatistirir. Sarilik ve nikris tedavisinde kullanilir.

20 Mart 2012 Salı

KEKİĞİN FAYDALARI

Kolesterolün düşmesine yardımcı olur. Özellikle kekik suyu olarak tüketildiğinde yağ metabolizması üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Canlandırıcı, damar açıcı özelliği vardır.




BİBERİYENİN FAYDALARI

Yağ metabolizması üzerinde olumlu etkisi vardır. Vücudu ısıtır, dolaşımı canlandırır

YEŞİLÇAYIN FAYDALARI

Güçlü bir antioksidandır. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olur. Bağırsaktaki faydalı bakterileri artırıp sindirimine yardımcı olur.


18 Mart 2012 Pazar

SAPARNA

Saparna (smilax) : Zambakgiller familyasindan; tirmanici ve dikenli gövdeli, yesilimsi çiçekli, çok yillik bir bitkidir. Yapraklari kalp seklindedir. Çiçekleri semsiye durumundadir. Kökünde tanen ve saponin bulunur. Birçok türü vardir. Yurdumuzda nemçe saparnasi, Anadolu saparnasi bulunur.
Faydasi : Terletir. Kani temizler. Cilt hastaliklarinda faydalidir. Frengide kullanilir.

2 Mart 2012 Cuma

AĞIZ SOLUNUM SORUNLARI

Sağlıklı bireylerde solunum burunda başlar, ancak soluk alıp vermeyi engelleyen bir sorun varsa solunum kısmen ya da tamamen ağızdan yapılır. Bu aslında oluşacak bir dizi sorunun başlangıcıdır. Ağız solunumunun nedenleri şunlardır;



1) Bademcik veya geniz eti büyümesi % 46

2) Alerji ve alerjik burun tıkanıklığı % 17

3) Burun içindeki kemiklerin sağa ya da sola eğik olması % 14

4) Burun içindeki boşlukların mukoza ile kaplı olması

5) Burun deliklerinin normalden küçük olması

6) Uyku apnesi ( uyku esnasında solunumun durması ve sıçrayarak uyanma)

DİŞ ÇÜRÜMESİ

Diş Çürümesi Nasıl Gelişir?

Diş çürümesi birbirini etkileyen 3 faktörün sonucudur: Bakteri, diyet şekeri ve hassas diş yüzeyi.

Vücudunuzun diğer bölümleri gibi ağzınız da bakteri barındırır. Bu bakteriler, yediğiniz şeker ve karbonhidratların bir bölümünü aside dönüştürür. Bakteriler ve oluşturdukları asit, dişinizin yüzeyine yapışan ve diş plağı adı verilen yapışkan maddeyi oluşturur.

Bakterilere ek olarak, plak da mukus ve yiyecek parçacıklarından oluşur. Dilinizi dişinizi fırçaladıktan birkaç saat sonra diş yüzeyinin üstünde gezdirdiğinizde plağı hissedersiniz. Doku, hafif pürüzlüdür ve özellikle arka dişlerin yüzeylerinde daha iyi fark edilir. Plak, tam diş eti çizgisinin üzerindeki alanlarda ve diş dolgularının sınırlarında molar (azı) ve premolar dişlerin oyuk ve yarıklarına sıkıca tutunur.

Plakta oluşan ve çürümeye neden olan asit, dişin diş minesi yüzeyindeki minerallere saldırır. Plağın neden olduğu erozyon, diş minesinde küçük oyuklar (açıklıklar) oluşmasına yol açar. Bunu başlangıçta fark etmezsiniz. Çürümenin ilk belirtisi, tatlı, çok soğuk ya da sıcak bir şey yediğinizde hissettiğiniz ağrıdır.

Diş minesinde bir kez çürüme başladığında, altındaki daha yumuşak dentin zedelenmeye açık hale gelir. Dentin, dişin ortasında diş özüne giden küçük kanallar içerir. Bakteri hassas diş özüne erişirse iltihap meydana gelir. Diş özü içindeki kan damarları genişler ve buna bağlı olarak, dişte genişleyecek yer olmadığı için, ağrı hissedersiniz Buna ek olarak, vücudunuz dişten çevre dokulara bakteri istilasına karşı koymak için alyuvarları gönderir.

Bakterinin neden olduğu bu tür enfeksiyon diş apsesi olarak bilinir. Dişin çevresindeki kan damarları genişler. Genişlemiş damarlar, 0 bölgedeki sinirler üzerinde baskı yapar ve daha fazla ağrıya neden olur. Genellikle, vücudun bununla başa çıkma çabalarını bir yana bırakırsak, enfeksiyon diş özünü etkiler; sinirler ve kan damarları ölür. Diş ağrısı kesilir, ancak diş, daha sonra, bazen yıllar sonra apseye neden olur.

Kalıcı dişlerde, diş çürümesinin gelişimi bir ya da iki yıl alırken, süt dişlerinde süre daha kısadır. Asidin ilk oluşumu, bir şey yedikten sonra ilk 20 dakika içinde meydana gelir. şanslı olduğunuz bir nokta ise, bakteri, asit ve yediğiniz yiyeceklere karşı tamamen incinebilir, zedelenebilir durumda olmamanızdır Ağzın kimyası ve mekaniği belirli bir miktar koruma sağlar: tükürüğünüz ve dilinizin hareketleri yıkıcı ve bozucu maddelerden bazılarını temizleyebilir. Günümüzde, diş hekimliği de, diş çürümelerinin etkilerini azaltmak için koruyucu önlemler ve tedaviler sağlamaktadır.

AĞIZ KOKUSU

Ağız kokusu bireysel bir sorundan ziyade toplumsal bir problemdir. Ağzı kokan bir kişi, kendi ağız kokusunu algılayamadığı için kokunun farkında değildir. Ancak bundan rahatsız olan insanlar rahatsızlıklarını belli etmenin tedirginliği ile kişiye pek yaklaşmak istemezler. Ağız kokusu olan veya olduğunu sanan kişiler ile yakınları arasında sosyal davranış bozuklukları ortaya çıkmakta, hatta bu nedenle boşanmalar bile görülebilmektedir. Ağız kokusu özellikle oksijensiz ortamlarda yaşamayı seven bakterilerin çıkardığı gazlardan kaynaklanmaktadır. Ağız kokusu genellikle ağız kuruluğu, açlık, kötü ağız ve diş bakımı, burun, sinüs ve boğaz problemlerinden kaynaklanmakta, sanıldığının aksine çok seyrek olarak da yemek borusu, mide hastalıkları, siroz, şeker, böbrek ve bazı akciğer hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Sigara, alkol, soğan ve sarımsak gibi içecek ve yiyeceklerin tüketilmesinden sonra da kana geçen bu kokular, nefes ile 24-48 saat devam edebilmektedir.

13 Şubat 2012 Pazartesi

ASİT EROZYONUNA KARŞI ÖNLEMLER

Diş fırçalamak ağız hijyeninin korunmasında ve dişlerin çürümesinin önlenmesinde çok önemlidir, ama asitli yiyecek ve içecek tüketiminin hemen ardından diş fırçalamak erozyonu artırır.




Özellikle bu tür içecekleri veya yiyecekleri tüketenler, ağızlarını temiz hissetmek için hemen gidip dişlerini fırçalıyorlar. Bu, aşınmanın hızlanmasına yol açar. Kişi, bu tür asitli yiyecek ve içecekleri tükettikten sonra ağız ortamının pH’sını yükseltmek için bir yudum su alabilir, nötr bir içecekle ağzını çalkalayabilir.



Dişleri, ağız ortamı asitli durumdan kurtulduktan sonra fırçalanması daha doğru olur.



Ağız hijyeniniz için sabah ve akşam dişlerinizi fırçaladıktan sonra Nasoral ağız gargarası kullanabilirsiniz.



İçecekleri tüketirken pipet kullanın



Meşrubatları hızlı için, uzun sürede küçük yudumlar alarak içmekten sakının



Gazlı içecekleri köpüklerini yok etmek için ağzınızda tutmayın ya da ağzınızda çalkalamayın

ACI BAKLA ŞEKERİ DÜŞÜRÜR MÜ




3000 yıl önce bazı türlerinin tarımına başlanmıştır. Çiçekleri dik salkımlar şeklinde kümelenmiştir, 30-120 cm'e kadar boylanabilir. Yabanıl türlerin çoğu Akdeniz çevresinde ve Kuzey Amerika'da yetişir. Bazı türleri süs yeşil gübre olarak tarlalara ya da süs bitkisi olarak bahçelere ekilir. Tohumları ise genellikle hayvan yemi olarak kullanılır.




Türkiye hem kültürü yapılan türler ve onların yabani formları, hem de sınırlı amaçlarla kültürü yapılan acı bakla türleri açısından zengindir ve doğal bitki örtüsünde türleri ile bu türlere ait alt türler oldukça yaygındır.

Günde 1 adet acı bakla yenirse yüksek şekeri düşürmekte faydası vardır.

5 Şubat 2012 Pazar

ŞALGAM SUYUNUN FAYDALARI

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lütfi Barlas Aydoğan, şalgam suyu tüketiminin grip başta olmak üzere soğuk algınlığı hastalıklarını, vitamin yönünden zengin olması nedeniyle önleyici olabileceğini kaydetti.
  https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoDlNpkjqJLJR-mCeZCUe-D3tcvb5-VPSM3ns8SBfj4hJ1KCeW05Up40rdS2bm_JMTk09gK-i4iaFH4FGeqifXfkDIdvZP8i8ZXT0p2d8zuRaKnLqRmoALirwua3WHhFLk47XI1MX54KMd/s400/salgamsuyu.jpg
Şalgam suyunun tamamen havuçtan yapıldığını vurgulayan Aydoğan, vücut direncini artıran bu ürünün sadece yaz mevsiminde değil soğuk havalarda rahatlıkla tüketilebileceğini kaydetti. 
 

29 Ocak 2012 Pazar

DEREOTUNUN FAYDALARI

Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Hazmı kolaylaştırır, midenin gereği gibi çalışmasını sağlar. Hıçkırık ve hava yutmayı önler. Sinir zafiyetini giderir. Uyku verir. Aybaşı kanamalarının kolay olmasını sağlar. Anne sütünü artırır. İştah açar. Ağız kokusunu giderir. Çocuklardaki gaz ağrılarını giderir. Yemeklere ve salatalara tat vermek için konur. Hamileler kullanmamalıdır.

26 Ocak 2012 Perşembe

MANTARIN FAYDALARI

Mantar, içerdiği mineral ve vitaminlerden dolayı, pek çok hastalığa iyi gelen, ve hatta, bazı hastalıkların oluşmasını önleyen bir besin.
Mantarın Faydaları,Mantarın Yararları, Mantar ve Faydaları, Mantarın Faydaları Nelerdir, Mantarın Faydaları Nelerdir hangi hastalıklara iyi Gelir, Mantarın Faydası
* Yaşlanmayı geciktirir.
* Beyin ve sinir sistemi hastalıklarından korur.
* Alzheimeri önler.
* Ete yakın oranda ve çok değerli protein içeriği nedeniyle, son derece besleyici ve önemli bir besindir.
* Çocuklarda büyümesinde, gelişmesinde ve hastalıklardan korunma amacıyla bağışıklık sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar.
* Vücut için gerekli tüm aminoasitleri içerir.
* Yağ yönünden oldukça fakir olması nedeni ile kilo aldırmaz. Kilo vermek amaçlı yapılan diyetler için de ideal bir besindir.
* B,A,K,D vitaminleri açısından oldukça zengindir.
* Kemik gelişimi üzerinde çok olumlu etkileri vardır. Büyüme çağındaki çocukların ve kemik erimesi riski olan kadınların mutlaka tüketmesi gerekir.
* Bol miktarda Kalsiyum,potasyum,fosfor,demir,çinko ve bakır içermesinden dolayı, kansızlık başta olmak üzere, kalp damar hastalıkları, migren, yüksek tansiyon, felç,astım,romatizmal hastalıklar,diş çürümesi ve kemik erimesini önler.
* Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
* Düşük sodyum miktarı ile, yüksek tansiyon ve kalp hastalarının bile, rahatlıkla tüketebileceği bir besindir.
Mantarın Zararları ,Mantarın Zararları Nelerdir
* Zehirli olanları ölümcül sonuçlar doğurabilir. İçeriğinde bulunan fosfor ve calsiyum, özellikle böbrek hastaları, fosfor ve calsiyum yüksekliği olan ve bu elementleri tüketmesi sakıncalı olan hastalar için zararlı olabilir. Bu hastalar, mantarı, doktorlarına danışmadan tüketmemelidirler.

25 Ocak 2012 Çarşamba

REFLÜNÜN TEDAVİSİ

Eğer kişi şişmansa ve özellikle karın çevresindeki kilolar fazlaysa, öncelikle kilo vermesi sağlanıyor. Beslenme alışkanlıkları düzeltilerek sigara ve alkol kullanımı, kahve, gazlı içecekler ve yağlı besinlerin tüketimi azaltılıyor. Hastaya yatak başını yükseltmesi, yatmadan önce yemek yememesi, sıkı korse ve kemerli pantolon kullanmaları öneriliyor.



Reflü yakınması olan hastalarda ilaç tedavisi çok önemli bir yer tutuyor. İlaç tedavisi yemek borusunu koruyarak mide asiditesini bastırıyor. Böylece hastaların çoğunda, reflünün yarattığı şikayetler önlenebiliyor. Ancak başlangıçta mutlaka uygulanan ilaç tedavisi, reflü şikâyeti olanların yüzde 80’ini rahatlatmakla birlikte, hastalığın kökeni olan mekanik bozukluğu ortadan kaldırmıyor ve tamamen tedavi etmiyor.



Medikal tedavi ile hastaların şikâyetleri geçmiyorsa ya da kanama ve darlık gibi komplekasyonlar varsa, cerrahi tedaviye başvuruluyor. Reflü, özellikle mide fıtığıyla birlikte görüldüğünde yaşam kalitesini çok etkiliyor. 

24 Ocak 2012 Salı

İNCİRİN YARARLARI

Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Mide tembelliğini tedavi eder. Vücudu ve sinirleri kuvvetlendirir. Enerji verir. Nekahat devresini kısaltır. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Bronşları yumuşatır. Çıbanların olgunlaşmasını sağlar. Lapası, yanık ağrılarını keser. Dallarından akan süt, nasır ve siğilleri giderir. Basurda faydalıdır. Nezle ve sıtmada da kullanılır.

ROKANIN YARARLARI

 İdrar söktürür. Karında biriken suyu boşaltır. Kanın temizlenmesine yardımcı olur. Sıtma ateşini düşürür. Mafsal iltihaplarını giderir. Karaciğer ve dalak hastalıklarında faydalıdır. Safrayı boşaltır. Sarılığı keser. Karaciğer ağrısını giderir. İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Cinsel gücü arttırır.

RATANYANIN YARARLARI

Şurubu; ishali keser. Bağırsak iltihaplarını giderir. Basur memelerine karşı pomad ve fitil olarak kullanılır.

http://www.sifali-bitkiler.com/images/ratanya-2.jpg

HÜNNABIN YARARLARI

Öksürüğü keser. Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir.


http://www.saglik.im/wp-content/uploads/2010/10/hunnap-300x198.jpg

HİYARŞEMBENİN YARARLARI

Kabızlığı önler, fazlası müshildir.

22 Ocak 2012 Pazar

GÜL HATMİNİN FAYDALARI

Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir nezle ve öksürükten kaynaklanan şikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarını tedavi eder. Bağırsak iltihaplarını giderir.

http://www.sifalibitkiler.us/bitkiler/gulhatmi1.jpg

19 Ocak 2012 Perşembe

SIRTINIZI ESNETEREK UZAYIN

Bacaklarınızı omuz genişliğinde açarak ayakta durun, sırtınıza kollarınızı kavuşturarak ulaşın. Öne doğru yavaşta uzanın. Bu uzamaya da katkısı olan çok iyi bir sırt esneme pozisyonudur.

YÜZEREK UZAYIN

Yüzmek bütün vücudunuzu esnetir ve uzatır. Vücudunuz için en iyi egzersizdir. Kulaçların etkisi muhteşemdir ve sadece uzamada farkı hissetmeyecek, omuzlarınızın da daha genişlediğini de göreceksiniz.

BAŞAŞAĞI ASILIN BOYUNUZ UZASIN

Eğer 10 dakika bacaklarınızdan bir yere kendiniz tepetaklak asabilirseniz inanamayacağınız sonuçlar görmeye başlayacaksınız. Bu bacaklarınız dışında sırtınızı da esnetip uzatır. Omurga kemikleriniz az miktarda ayrıldığında vücudunuz boşlukları kemikle doldurup omurganızın uzamasını sağlar. Kesinlikle 15 dakikadan fazla bu şekilde kalmayın.

METABOLİZMANI HIZLANDIR BOYUN UZASIN

Metabolizmanızın boy uzunluğuyla çok ilgisi vardır. Metabolizmanın hızlanması ile hemen birkaç santim fark oluşacaktır. Bu daha hızlı bir metabolizmanızın olması ile büyüme hormonu’nun daha çok kullanılması ile ilgilidir. Daha iyi kan dolaşımınız olacağından bu da uzamanıza yardımcı olur. Gün boyunca daha sık yemek yiyerek de metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.

YÜKSEK HIZDA KOŞMAK BOY UZATIR MI ?

Bu boy uzaması için harikadır çünkü bacaklarınızın daha uzun olmasına yardımcı olur ve bu da büyük bir kazanç elde edebileceğiniz bölümdür.Yüksek hızlarda koşarsanız vücudunuz çok miktarda büyüme hormonunu salgılar. Bu da hızla uzamanıza yardımcı olur. Yüksek tempoda ne kadar uzun süre koşarsanız vücudunuzun o kadar çok büyüme hormonu salgılar.

15 Ocak 2012 Pazar

GÖZ KAPAKLARI ŞİŞLİĞİ İÇİN NE YAPMALI

1 adet salatalığı blendırdan suyunu çıkartın  İçine eşit miktarda yeşil çay atın ve bir kaba koyup buzlukta dondurunç Sonra göz kapaklarına kompres yapın

GÖZ ÇEVRESİ KURULUĞUNA ÇÖZÜM

1 tatlı kaşığı pirinç kepeği yağı, 1 tatlı kaşığı avakado yağı,  1 tatlı kaşığı buğday özü yağını benmari usulü ısıtarak iyice karıştırın  ve içine 1 çay kaşığı üzüm pekmezi ve içine az miktarda taze meyve suyu katın bu karışımı göz çevrenize uygulayın

http://www.citykozmetik.com/wp-content/uploads/g%C3%B6z-%C3%A7evresi.jpg





SAÇ GÜÇLENDİRİCİ MASKE

1o adet ceviziezip 10 gün boyunca çörek otuyla zeytinyağında bekletin.Saçınızın uzunluğuna göre  1 kase kınaya bu malzeme ile biraz su ilave edin. Saç diplerinden uçlara kadar sürüp 4 saat kadar bekletin ve sonra durulayın.

http://saglikklinigi.com/wp-content/uploads/2011/07/dogal-sac-uzatan-maske.jpg



ÖKSÜRÜĞÜ KESMEK İÇİN EN ETKİLİ YÖNTEM

Zencefil - Bal karıştırılır yenirse en müzmin öksürüğü üç günde keser. Bu öksürüğün en tesirli ilacıdır.

http://www.50mucizebitki.com/img/zencef3.jpg



   http://www.bebekkokusu.com/news/thumbnails/1790.gif

SAÇ DÖKÜLMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN BİTKİLER

Turp suyu ve 1 çorba kaşığı çörek otu yağı , 1 tatlı kaşığı ceviz yağı,  1 tatlı kaşığı keten tohumunu karıştırıp saçlarınıza uygulayın



http://www.saglikvediyet.info/wp-content/Turp-K%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1-Turp-Siyah-Turp.jpg

EBEGÜMECİNİN FAYDALARI

1-Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser.
2-Mide ve bağırsakların muntazam çalışmasını sağlar.
3-Kabızlığı giderir.
4-Mide bulantısı ve kusmaları önler.
5-Ateşi düşürüp, vücuda rahatlık verir.
6-Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir.
7-Nezle, bronşit, nefes darlığı tedavisinde kullanılır.
8-Lapası çıbanların olgunlaşmasını sağlar.
9-Burun kanamasını durdurur.
10-Dişeti hastalıklarını tedavi eder.
11-Mide ağrısını keser.
12-Burun tıkanıklığını giderir.

http://img246.imageshack.us/img246/2971/ebegumecidv2.jpg

KURU SAÇLARA BAKIM

1 Çay bardağı süt, 1 yumurtanın sarısı ve  ve 1 tatlı kaşığı zeytin yağını karıştırıp saçlarınıza uygulayın ve 2 saat sonra yıkayın.

http://img03.blogcu.com/images/e/v/d/evdesacbakimi/87e46a8b10f6acd27ec4c85d3ab8c951_1294412961.jpg


PARMAKLARDAKİ ET BENLERİNDEN KURTULMAK

Bir kabın içine koyduğunuz ılık suyun içine karbonatı koyun vee ellerinizi bu suyun içinde biraz bekletin. Çıkartıp kuruladıktan sonra et benlerinizin üzerine tentürdiyot sürün.

AYAKLARDAKİ YORGUNLUĞU ATMAK İÇİN KARIŞIM

Bir leğen dolusu sıcak suya 1 çorba kaşığı mentol koyun. İçine deniz tuzu ile susam yağı veya zeytinyağı katın. Bunları karıştırarak ayaklarınızı bileklerinize kadarsuyun içine sokun. 30 dakika kadar bekletin. Ayaklarınızı kuruladıktan sonra bir limonun suyu ile ovun

14 Ocak 2012 Cumartesi

PORTAKALLI CİLT MASKESİ

Meyve asiti açısından etkili olan portakal problemli ve yağlıya yakın normal ciltler için öneriliyor. Portakalı sıkıp suyunu damla damla iki kahve kaşığı nemlendirici kremin içine katın. Maskeyi yüzünüze sürüp 10 dakika bekletin. Haftada iki kez uygulayın.

GRİBE NE İYİ GELİR

Solunum yollarınızın kurumasına izin vermeyin bunun olması için bol bol sıvı gıda alın Bunun için en iyi yollardan biri ise papatya çayı ile yapılan buğu olabilir.Nasıl yapılır derseniz, geniş bir kaseye kaynar su dökün ve birkaç poşet papatya çayını veya bir avuç dolusu kuru papatyayı suya atın. başınızı kasenin üzerine eğip büyük bir havlu ile örtün. papatya buğusunu 5 dakika  içinize çekin.Bu işlwmi yaptıktan sonra sıkı sıkı giyinip yatın ve terleyin

http://www.nedirbilgi.com/wp-content/uploads/2011/09/gribe-ne-iyi-gelir.jpg

KAPARİ NELERE İYİ GELİR

Kapari.cinsel gücü artırır.
Kapari kabızlık gidericidir
Kapari idrar söktürücüdür
Kapari balgam söktürücüdür
Kapari solucan düşürücüdür
Kapari ağrı kesicidir
Kapari romatizmaya iyi gelir
Felce iyi gelir
İskorbit hastalığına iyi gelir
Kan bozukluklarına iyi gelir
Gut hastalığına iyi gelir
Hemoroide iyi gelir
Dalak büyümesine iyi gelir
Kalça rahatsızlıklarına iyi gelir
Adet düzenleyicidir ve adet sancılarına iyi gelir
Diş ağrılarına iyi gelir
Karaciğer fonksiyonlarını düzenleyicidir

http://www.osmancik.com.tr/resimler/resimler/45e81705-32ee-4e6b-a902-495ed57cbc73_061217121611.jpg

CEVİZ YAPRAĞININ FAYDALARI

Ceviz yaprağının kan durdurucu-sıkıştırıcı, kuvvetlendirici tonik ve bağırsak kurtlarını veya solucanlarını düşürücü etkisi vardır.
Ceviz yaprağının çayı, sindirim bozukluklarında, kabızlıkta, iştahsızlıklarda ve kan temizliğinde etkilidir. .
Ceviz yaprağının iştah açıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici etkileri vardır.
Ceviz yaprağı deri hastalıklarında antiseptik olarak haricen kullanılır.
Ceviz yaprağı kaynatılarak, tüm sıraca, frengi , egzema, herpes (uçuk) ve raşitik hastalıklarda, kemik çürümesinde, kemik deformasyonunda ve ayrıca, iltihaplı el ve ayak tırnaklarında kullanılabilen çok etkili bir banyo katkısı elde edilir. 
Ceviz yaprağı favus ve uyuz hastalıklarında, hasta bölgeler, taze ceviz yaprağının kaynama suyu ile yıkandığında, kısa sürede düzelme görülecektir.
Bu suyla yapılan banyolar, yıkamalar, ergenlik sivilcesine, iltihaplı egzemalara, ayak terine ve kadınların akıntılarına iyi gelir.
Ceviz yaprağını ağız boşluğu iltihabı, dişeti, boğaz ve gırtlak hastalıklarında gargara yapılmalıdır.
Ceviz yaprağının kaynama suyu banyo suyuna eklendiğinde, donuk kabarcıkları iyileşir.
Ceviz yaprağı kaynama suyu, hızlı saç dökülmelerinde de kafa derisine friksiyon (ovarak sürme) yapmakla kullanılır.
Bu sıvı ayrıca, kafa bitine karşı da çok etklidir.